ABDAL MUSA (Abdal Musa Sultan)
ABDAL MUSA (Abdal Musa Sultan)
(XIV. yüzyıl) Anadolu erenlerinden. Bektaşi inancının yayılmasından, kardeşliğe ve birliğe dayalı insan sevgisinin gelişmesinde etkili oldu. Yaşamı ve gençlik yıllarıyla ilgili yeterli bilgi yoktur. Söylenceye göre "kırk abdal" ile birlikte Buhâra'dan veya bir başka söylenceye göre de Horasan'ın Hoy kentinden Anadolu'ya gelmiş ve Hacı Bektaş Veli'nin açtığı inanç yolunu izlemiştir. Hacı Bektaş'ın amcası Haydar Ata'nın torunu ve Hasan Gazi'nin oğludur. Bursa'nın fethi sırasında Orhan Gazi'nin yakınında bulunan Kırklar'dan sayılır. Onun Yeniçeri ordusunun kuruluşunda yardımcı olduğu da öne sürülür.
Bir başka söylencesel kişi olan Geyikli Baba ile söyleşiler yaptığı kuşaktan kuşağa aktarılagelir. Müritlerinin arasında Kaygusuz Abdal'ın da bulunduğu anlatılır. Söylenceye göre Abdal Musa geyik kılığına girerek Kaygusuz Abdal'ı ardından sürüklemiş ve kendisine bağlamış. Buna, Kaygusuz'un babası olan Teke Beyi çok kızmış ve Abdal Musa'yı büyük bir ocağa atıp yakarak cezalandırmak istemiş. Ne var ki Abdal Musa, kırk eriyle biıiikte yalımların arasına dalınca, ocak ansızın sönüvermiş. Bu yaygın söylentinin etkisiyle Antalya'nın Elmalı ilçesi yakınlarında Abdal Musa adına bir tekke kurulmuştur. Burada Bektaşi inançlarının benimsetilmesi için çaba harcanmaktadır. Alevi-Bektaşi inancına göre mezarı da buradadır. Ömer Rıza Doğrul, ona ait olduğu kabul edilen bir mezarın da Bursa1 da bulunduğunu belirtir; ancak bu mezarın, onun Bursa'nın fethinde bulunmasından dolayı ve sofî geleneği gereği bir "makam mezar" olmasını güçlü olasılık sayar.
Abdal Musa, Anadolu'nun o çağlardaki uygarlık ürünleriyle beslenen; bütün insanlar arasında barışı, kardeşliği, birliği ve sevgiyi egemen kılmayı amaçlayan ve sonradan Bektaşilik adıyla kurumsallaşacak olan inancın öncülerindendir. Onun hayvanlara karşı da derin bir sevgiyle dolu olduğuna inanılır. Geleneğe göre bu sevgi¬nin sıcaklığında, yan yana gelmesi olanağı bulunmayan aslan, kurt, geyik, koyun, kuş vb. hayvanlar onun çevresinde toplanarak barış içinde yaşamışlardır. Bu sevgi sıcaklığı yalnız hayvanlar arasında değil, insanlarla hayvanlar arasında da karşılıklı yakınlaşmayı ve bir arada yaşamayı sağlama amacını güder, insanın yapması gereken en iyi iş, kötülüğü iyiliğe, katılığı hoşgörüye, savaşı barışa, ayrılığı birlikteliğe, düşmanlığı dostluğa ve sevgiye dönüştürmek olmalıdır.
Abdal Musa'nın söyleminin halk arasında yaygınlaşıp benimsenmesinde, halk ozanlarının büyük payı vardır. Felsefesini şiirleştirerek dilden dile dolaşmasını sağlayanlar arasında, müridi Kaygusuz Abdal'ın da katkısı bulunmaktadır.
Kaygusuz bir şiirinde, ondan şöyle söz eder:
Unun abdalları gelür dost dcyu Bize yeter aba, hırka, post dcyıı Hastaları gelür derman isteyu Sağlar gelir pîriın Abdal Musa 'ya
Mezarı, Tekeköyü'nde kendi adıyla anılan caminin avlusundadır. Ona ait olduğu¬na inanılan bir nefes de şöyle:
Kim ne bilür bizi nice soyda mı z Ne zerrece oddan ne hod suda mız Bizim meftunumuz marifet söyler Biz Horasan mülkündeki boydanuz
Yedi denüz bizim keçkülümüzde Hacim umman ise biz de güldenüz Hızr ü Ilyas bizim yoldaşımızdur Ne zerrece günden ne hod aydanuz
Yedi tamu bize nevbahar oldu Sekiz uçmak içimdeki köydenüz Bizim zahmımıza merhem bulunmaz Biz kader okunda gizli yaydanuz
Tur'da Musa durup münâcat eyler Neslimizi sorar isen Hoy'danuz Abdal Musa oldum geldim cihana Arif anlar bizi nice soydanuz.