MÜZELER* (Bursa müzeleri)

Kültür ve tabiat varlıklarını saptayan, açığa çıkaran, toplayan, inceleyen, gelecek kuşaklara aktaran, koruyarak değerlendiren ve bunları toplumun beğenisi ve eğitimi için sergilemek amacıyla oluşturulmuş kurumlara "müze" adı verilir.
Türkiye'de ilk müze, 1846 yılında, eski eserlere meraklı Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşa tarafından İstanbul'da harbiye ambarı (savaş araç-gereçleri deposu) olarak kullanılan Aya İrini kilisesinde, eski savaş araçları, silâhlar, yeniçeri ve bazı ünlü tarihsel kişilerin giysileri ile arkeolojik eserlerin toplanması ile açıldı. Böylelikle "Müze-i Hümâyun" adı verilen ilk imparatorluk müzesi kurulmuş oldu.
Müze müdürleri yabancı kişilerden atanırken, 1881 yılında Sadrazam Ethem Paşa'nın oğlu ressam Osman Hamdi Bey ilk Türk müze müdürü olarak görevlendirildi. Osman Hamdi Bey'in göreve gelmesinin ardından Âsâr-ıAtika (eski eserler) Nizâmnâmesi çıkartılarak, buna göre başta Savda olmak üzere bazı yerlerde kazı çalışmalarına başlandı (1887) ve bir müze kataloğu hazırlandı.
Bu gelişim sürecinde, Müze-i Hümâyun ülkenin çeşitli yerlerinde şubeler açmaya başladı. Konya, Sivas ve Selanik müzelerinin ardından, Abdülhamit H'nin tahta çıkış yıldönümü olan 19 Ağustos 1320'de (1 Eylül 1904), Bursa Maarif Müdürü Azmi Bey'in çabaları ve valilik oluru ile Bursa kladi-i Mülkîsi'nin (Bursa Erkek Lisesi) bir bölü-münde Müze-i Hümâyun'un şubesi açıldı. Müzenin beş satırlık yazıtı şöyledir:
"1- Ziynet-bahş makam-ı hilâfet-i seniye ve erikepirâ-yı saltanat-ı Osmaniye
 2- es-Sultan ibnü's Sultan es-Sukane'l-gazi Abdülhamid Han-ı sâni efendimiz hazretlerinin sâye-i terakkiyat-vâye-i cenâb-ı hilâfetpenâhilerinde işbu
 3- Müze-i Hümâyun Şubesi
 4- cülûs-i meymenet-makrûn hazreti Pâdişâhînin sene-i mes'ude-yi devriyesine müsadif olan bin üçyüz
 5- yirmi senesi ağustosunun on dokuzuncu rûzfürûzunda teyemmünen te'sis ve küşad olunmuştur (1320)."
Bu ilk müzede, eserler "İslâmi" ve "gayr-i İslâmi" biçiminde sınıflandırılarak iki bölümde sergilenmekteydi. Bursa müzesinin ilk katalogu da 1908 yılında Gustav Mandel tarafından düzenlenerek yayımlanmıştır.
Bu müze, Cumhuriyet'e değin lise ilgililerince yönetildi. 1929'da müze müdürlüğü örgütü kuaılunca, lisedeki yapıtlar Yeşil medresesine taşındı ve 8 Nisan 1930'dan itibaren burada sergilenmeye başlandı. 1955 - 1956 arasında onarım nedeniyle bir süre kapandıysa da, 6 Ekim 1956'da yeniden açıldı. Ancak zaman içinde yapıtların çokluğu ve çeşitliliği nedeniyle, bu mekân yetersiz kalınca, Kültürpark içinde yeni müze binası yaptırılarak arkeolojik yapıtlar buraya taşındı (15 Temmuz 1972).
Kültür Bakanlığı'na bağlı Bursa Müze Müdürlüğü bünyesinde altı müze bulunmaktadır. Ayrıca İznik'te, Bursa müze örgütlenmesinden bağımsız bir İznik Müzesi vardır {Bak. İZNİK MÜZESİ).
Bursa Müze Müdürlüğü'ne bağlı müzelerle ilgili bilgiler aşağıdaki bölümlerde verilmiştir.

ARKEOLOJİ MÜZESİ
Bursa'da Kültürpark içindedir. 1904'ten 1930'a değin Bursa Erkek Lisesi'nde, daha sonra 1930 - 1972 arasında Yeşil medresesinde sergilenen arkeolojik yapıtlar, 1972 yılında Mimar Ertem Yücel'in projesi uyarınca içinde bulunduğu bahçe ile birlikte 3 500 metrekarelik alanda inşaatı tamamlanan Arkeoloji Müzesi'ne taşındı ve modern bir düzenleme ve sergileme yöntemiyle 15 Temmuz 1972'de ziyaretçilere açıldı.
Müzede, IÖ 3. binyıldan başlayarak Bizans devri sonlarına değin gelen Bithynia ve Mysia bölgelerinde bulunmuş arkeolojik buluntular sergilenmektedir.
Bunların yerlerine göre dağılımı şöyledir:
Salon I
1- İÖ 3. binyılla tarihlenen yortan kültürüne ait pişmiş toprak mezar buluntuları.
2- İÖ 2. binyıllardan kalma kesici taş ve bronz el baltaları, Urartu bölgesinden gelmiş pişmiş toprak kaplar.
3- İÖ 1. binyıl Frig dönemi minyatür mabet örneği, bronz kaplar ve fibulalar.
4- Bursa Müze Müdürlüğü'nün gerçekleştirdiği Antandros nekropolü kurtarma kazısı çalışmalarında bulunan figürin, değişik formdaki kaplar ve süs eşyalarından oluşan mezar buluntuları.
Salon II
Roma dönemine ait taş yapıtların yer aldığı bu salonda, İS II. yüzyıl dolaylarına ait portre başların yanı sıra tanrılar tanrısı Zeus'un tasvirleri, gücün temsilcisi Herakles'in Nemea aslanını boğduktan sonra postunu koluna dolamış dinlenir pozdaki tasviri, Anadolu'nun en eski bereket tanrıçası Kybele heykelleri ile sağlık tanrıçası Asklepios'a adanmış sunaklar yer almaktadır.
Salonun en önemli yapıtları arasında Miletepolis'te bulunmuş savaş ve akıl tanrıçası Athena'nın bronz büstü ile güneş ve aşk tanrıçası Apollon heykeli bulunmaktadır.
Salon III
İÖ VIII. yüzyıldan Bizans dönemi sonlarına değin yapıtlar bu salonda sergilenmektedir. Burada, geometrik dönemden başlayıp Roma dönemine dek uzanan süreci yansıtan değişik formlardaki pişmiş toprak keramik kaplar, kronolojik bir sıra ile sıralanmıştır. Arkaik ve Roma dönemine ait pişmiş toprak figürinler, yine Roma dönemine ait bronz ve cam kaplar ile süs eşyaları, pişmiş toprak kandiller; Bizans dönemine ait gümüş, bronz ve pişmiş toprak yapıtlar; ayrıca Roma dönemine ait altın süs eşyaları bu salonda yer almaktadır.
Salon IV
Bu salonda, Bursa Müze Müdürlüğü'nce Üçpınar tümülüsünde yapılan kazıda ortaya çıkarılan araba buluntuları sergilenmektedir. Buluntular, IÖ 546'da Anadolu'nun Persler tarafından istila edildiği döneme aittir. Yeni bir yorumla, bu salonda, buluntuların ortaya çıkarıldığı tümülüsün 1/1 ölçeğinde kopyası teşhir vitrini olarak hazırlanmıştır. Bu buluntulardan hareketle, orijinaline uygun olarak bir at arabası, at ve koşum takımları sergilenmektedir.
Salonda ayrıca, Karacabey'in Şükraniye köyünde bulunmuş olan Greko-Pers mezar steli ilelstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki diğer üç stelin kopyaları da sergilenmektedir.
Açık sergileme
Arkeoloji Müzesi'nin bahçesinde de önemli taş yapıtlar bulunmaktadır. Türkiye müzeleri içinde özel bir yeri olan zengin stel koleksiyonu burada sergilenmektedir. Ayrıca Bursa ve çevresinde bulunan lahit mezar örnekleri ile çeşitli mimari parçalar da müze bahçesinde gösterime sunulmuştur.

ATATÜRK KÖŞKÜ MÜZESİ
Bursa merkez Osmangazi ilçesi Çekirge caddesinde, Çelik Palas oteli doğusunda ahşap köşk. XIX. yüzyıl sonlarında, Muhyi Bey adlı biri yaptırmış; daha sonra Miralay (albay) Mehmet Bey tarafından satın alınmıştır. Köşkün güney cephesindeki camekânlı bölüm, Mehmet Bey zamanında eklenmiştir.
ikinci Bursa gezisi sırasında (20-24 Ocak 1923) dönemin belediye başkanı Hasan Sami Bey'in girişimleriyle 12.000 liraya satın alınarak Atatürk'e armağan edilmiştir. Köşk ve çevre arazisi, Atatürk tarafından 1925'te, Çelik Palas'ın çekirdeğini oluşturan anonim şirkete ortaklık payı olarak devredildi. Son Bursa gezisi sırasında, 2 Şubat 1938 günü ise, Çelik Palas Oteli ortaklık paylarıyla birlikte, Köşk'ü de Bursa Belediyesi'ne bağışladı {Bük. ÇELİK PALAS). Bir süre sonra Belediye'nin Çelik Palas hisselerini Emekli Sandığı'na satması üzerine Kültür Bakanlığı'na devredilen Köşk, gerekli onarım ve düzenlemeler yapıldıktan sonra Cumhuriyet'in ellinci yıldönümünde müze olarak açıldı (1973).
Köşk XTX. yüzyıl Fransız mimarlık sanatının etkisiyle yapılmıştır. Balkonlar, alınlık saçakları ve akroterler, ince ahşap işçiliğinin özgün örnekleri sayılır. Alt katı bodrumdur ve burada bir mutfak bulunmaktadır. Birinci katta, sağda büyük konuk kabul salonu, solda yemek salonu vardır. İkinci katta soldaki odada Atatürk'le ilgili fotoğraflar sergilenmekte, sağda yatak odası ve arkada da dinlenme odası bulun maktadır. Üçüncü katta çalışma odaları vardır, bu kat ziyarete kapalıdır. İkinci katta, konuk salonu üzerindeki camekânlı bölüm sonradan yapıya eklenmiştir. Bahçenin doğu bölümünde, iç tarafı ve çatısı kalem işiyle bezenmiş bir kameriye bulunmaktadır. Müzede Atatürk'ün kullandığı bazı eşyalar da sergilenmektedir.

MUDANYA MÜTAREKE EVİ MÜZESİ
Mudanya ilçe merkezi Fevzi Çakmak Caddesi'nde, inönü Anıtı kuzey karşısında, 11 Ekim 1922 günü Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı yalı/konak.
Bina, XIX. yüzyıl sonlarında Rus asıllı tüccar Aleksandr Ganyanof tarafından yaptırılmıştır. Dönemin yalı tipinin özelliklerini taşır. Bodrum katın üzerinde zemin kat, birinci kat ve çatı katından oluşmaktadır. Cumhuriyet'ten sonra Mudanya Belediyesi tarafından satın alınmışsa da, bakım ve düzenlemesi yapılamadığı için harap bir halde idi. Mudanyalı armatör Mehmet Hayli Ipar, bu durumdaki binayı onarttı, iki yanındaki ahşap yapıları satın alıp yıktırarak yapının ortaya çıkmasını sağladı. Sağda solda saklanmakta olan eşyasını toparlayarak bakım ve onarımını yaptırdı ve 21 Eylül 1936'da İstanbul 2. Noteri'nde düzenlettirdiği bir belge ile Mudanya Belediyesi'ne bağışladı (Bak, İPAR, Mehmet Hayri).
Müze, içinde bulunduğu binanın mimari özelliğinin yanı sıra, asıl olarak, Kurtuluş Savaşı'nı sona erdiren Mudanya Konferansı'nın toplandığı ve Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı yer olması bakımından önem taşımaktadır.
Zemin katta görüşmelerin yapıldığı salonda, anlaşmanın üzerinde imzalandığı masa, yazı takımları, çevrede o günlerde kullanılmakta olan eşya ve duvarlarda anı fotoğraflar bulunmaktadır. Öteki odalarda, çalışma ve dinlenme amaçlı kullanılmış olup konferanstaki Türk delegasyonu ile ilgili bazı anı eşya ve fotoğrafları vardır. Üst katta, İsmet Paşa'yla emir subaylarının yatak odaları ve yine bazı anı eşya ve fotoğrafları bulunmaktadır.
Başlangıçta Mudanya Belediyesi bünyesinde etkinliğini sürdüren müze, 1959'da Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne devredilmiştir.

ORMAN MÜZESİ
Bak. ORMAN MÜZESİ

OSMANLI EVİ MÜZESİ
Bursa merkez Os-mangazi ilçesi Muradiye mahallesi Aralık sokağında Murat II külliyesi yakınında müzeev. XVII. yüzyıla tarihlenen sivil mimarlık örneği ev, 1949 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılarak aslına uygun restore edilmiş ve 1958'de teşhir düzenlemesine tamamlanıp müze olarak açılmıştır.
İkinci kez 1973 yılında bir kez daha onarılmış, yeniden teşhir düzenlemesi yapılarak 25 Mayıs 1973'te açılmıştır. 1992'de yeniden ziyarete kapanmış olup, 1999 yatırım programı çerçevesinde ve çağdaş müzecilik anlayışı ile yeniden düzenlenerek ziyarete açılma hazırlıkları sürdürülmektedir (2002).
Ev, Osmanlı sivil mimarlığında özgün bir yeri olan "Bursa evi" tipinin seçkin bir örneğidir. Tipin genel karakteriyle uyumlu olarak, evin dış yüzü sadeliği ve basit çizgileriyle iç dünyasının dışa yansıması gibidir; sessizliği ve huzuru simgeler. Çağının mimarlık anlayışı gereği, evin iç yaşantısının dışarıdan göıiinmeme.sine özen gösterilmiştir. Bu nedenle zemin katta dışarıya açılan pencereler, içeriden dışarıyı ve dışarıdan içeriyi görmeye elverişli değildir; yalnızca yeterince aydınlanma amacına yöneliktir.
Zemin kattaki bu duruma karşılık, üst katta açılmış bulunan çok sayıda pencere ile, evin kadınlarının dışarıyı rahatça görmelerine ve sıkılmadan yaşamalarına olanak sağlayacak düzenlemelere gidilmiştir. Ancak bu katta da pencereler, dışarıdan içeridekileri görmeye engel olmak üzere, ince işlemeli kafeslerle perdelenmiştir.
Bina, bodrum, zemin ve birinci kat olmak üzere üç katlıdır. Temel ve bodrum kat moloz taştan, öteki katlar ağaç hatıllar arası tuğla dolgu olarak örülmüştür. Köşelerde kesme taş kullanılmıştır. Üst kat doğu cephesi, ağaç hatıllar arası tuğladan merdiven motifi örgülüdür. Bunun iki yerinde servi motifi işlenmiştir. Pencerelerde çift kanatlı kapaklar bulunmaktadır.
Aralık sokağına açılan yan kapıdan, evin avlusuna girilir. Avlu ortasında kesme taştan, mermer yalaklı bir çeşme vardır. Binanın avluya bakan cephesinde üst kat sofası, ahşap altı gözlü Bursa kemerlidir. Zemin katın desteklenmesi amacıyla, buraya ağaç dikmeler konulmuştur.
Yandaki ahşap merdivenden zemin kata çıkılır. Bu katta ahşap parmaklıklı geniş bir sofa ile, iki yanında birer yatak odası bulunmaktadır.
Yine ahşap bir merdivenle çıkılan birinci katta, ortada konuk salonu, bunun sağında yemek odası, solunda da ona bitişik bir "harem" vardır. Salon, ahşap Bursa kemerlidir. Ahşap tavanının ortası altı köşeli yıldız, üçgenler ve altıgenlerle süslenmiştir. Dışarıya açılan demir parmaklıklı dört pencere ile aydınlanmaktadır.
Salondan odalara giriş kapıları, yedi dilimli yuvarlak kemerli tiptir. Yemek odasının tavanı yeşil kabartma çizgilerle karelere bölünmüş, ortasına da arabesk motifli dikdörtgen bir göbek süsü konulmuştur. Duvarları sadedir. İki normal ve alçı işlemeli, iki de üst penceresi vardır.
Yatak odasının tavanı, çok özgün bir kalem işçiliği ile bezenmiştir. Ortada kabartma bir altıgen, bunun çevresinde geometrik bezekler bulunmaktadır. Kuzey duvarında, alçıdan bir ocak vardır. Dolap kapıları ve hücreleri çiçekler, serviler ve kafeslerle süslenmiştir.
Harem, salonun solunda, yatak odasının yanındadır. Ondört pencere ile aydınlanan bu bölümde, döneminin çeşitli el işlemeleri, sedef kakmalı ahşap ev gereçleri ve porselen eşya sergilenmektedir.
Evin bulunduğu yerde eskiden Fatih'in babası Murat H'nin köşkü bulunduğu sanılmakta, bu nedenle de halk arasında "Fatih Sultan Mehmet'in doğduğu ev" olduğu söylenegelmekteclir.

TÜRK-İSLÂM ESERLERİ MÜZESİ
Bursa merkez Yıldırım İlçesi'nde, Yeşil medresesinde kurulu etnografya müzesi (Bak. YEŞİL MEDRESESİ).
Yeşil külliyesinin bir öğesi olan Yeşil medresesi, 1930'dan itibaren müze olarak kullanılmaya başlandı. 1972'ye değin bir genel müze olarak kullanılan medrese, arkeolojik yapıt ve buluntuların Kültürpark'ta yapımı tamamlanan Arkeoloji Müzesi'ne taşınmasından sonra restore edildi ve 22 Kasım 1975'te Türk-lslâm Eserleri Müzesi adıyla yeniden açıldı.
Müzede, XIII. yüzyıldan XX. yüzyıla değin uzanan Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden kalma şu objeler sergilenmektedir:
İznik ve Kütahya çinileriyle seramik yapıtlar.
Ahşap oyma ve kakma yapıtlar.
Türk maden sanatından örnekler, tombak ve başka metal yapıtlar.
Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri.
Geleneksel Türk elişleri ve giysileri.
Onüç yüzyıllık bir zaman dilimini yansıtan bu yapıtlar, müzede aşağıda gösterildiği yerlerde sergilenmektedir:
1. Oda
Osmanlı dönemine ait sedef, kemik kakmalı ve lake işi ahşap yapıtlar ile kapı tokmakları, kilit ve anahtarlar.
2. Oda
Tüm İslâm dönemlerini kapsayan altın, gümüş, bronz sikkelerle Osmanlı nişan ve madalyaları.
Batı Eyvan
Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine ait çini ve seramikler.
4. Oda
Hamam kültürü bakımından zengin olan Bursa yöresinden toplanmış hamam eşyaları ile canlandırılmış hamam odası.
5. Oda
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra, Bursa'daki tekkelerden toparlanarak getirilmiş eşyalarla düzenlenmiş tekke odası.
6. ve 7. Odalar
Türk-İslâm maden işçiliğinden tombak, gümüş, pirinç, bronz bazı örneklerin sergilendiği bu odalarda Selçuk, Memlûk ve Osmanlı şamdanları ile Memlûk avize ve şerbet kazanı. Ayrıca Peıtevniyal Valide Sultan'ın Bahriye tersanesine armağanı olan iki bakır güğümün de aralarında bulunduğu güğüm, ibrikler, gülabdan, buhurdan ve çeşitli mutfak eşyaları ile tutya kaplar.
Doğu Eyvan
Osmanlı dönemine ait kesici, vurucu ve ateşli silâhlarla koruyucu zırhlar ve bir vitrin içinde İran silâhlan.
8. Oda
Hat sanatının en önemli ustalarından örneklerin yer aldığı bu mekânda şu yapıtlar sergilenmektedir:
İbn Hilâl İbn el-Bavvab tarafından yazılmış 365 H (975/76) tarihli bir duâ kitabı.
 
XIV. yüzyıl Beylikler dönemine ait zengin tezhipli Bakara suresi.
723 H (1323) tarihli Kur'an-ı Kerim.
Memlûk Sultanı Berkuk'un Yıldırım Bayezit'e armağan ettiği Kur'an-ı Kerim (1389-1402).
Murat II dönemine ait Kur'an-ı Kerim (1420 - 1453).
Fatih Mehmet II için hazırlanan ve baş say-fasında Sultanın adının yazılı olduğu 871 H (1466/67) tarihli bir duâ kitabı.
Ayrıca Şeyh Hamdullah ve Hafız Osman gibi büyük ustalardan hat örnekleri.
9. Oda
Fıskiyeli havuzu ile bir kahvehanenin canlandırıldığı bu odada kahve eşyaları sergilenmekte, ayrıca tıraş yapan bir berber odanın bir köşesinde yer almaktadır. Ziyaretçilerin de kadife örtülü sedirlerde oturabileceği bu mekân, bir zamanlar Ulucami karşısında bulunan ünlü Kadifeli kahveye benzetilmiş ve bu ad verilmiştir.
Bahçe
Medresenin bahçesi, XV. yüzyıldan XTX. yüzyıla değin seçkin mezar taşı örnekleriyle açık müze olarak düzenlenmiştir.
Müzenin onarım ve yeniden düzenleme çalışmaları sürdürülmektedir (2002).

UMURBEY CELAL BAYAR MÜZESİ
Bak. CELAL BAYAR MÜZESİ

YENİŞEHİR ŞEMÂKÎ EVİ MÜZESİ
Yenişehir ilçe merkezinde XVIII. yüzyıl Osmanlı/Türk evi. Eski Osmanlı/Türk mimarlığının özgün örneklerinden olan ev, Türkistan'daki Şemâkî kasabasından göç ederek Yenişehir'de yerleşen Şemâkîzâde ailesi tarafından yaptırılmıştır. Evi süsleyen bitki motifli ve manzara dekorlu kalem işçiliği, XIX. yüzyıla aittir.
19 Aralık 1945'te Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce kamulaştırılmıştır. Müze olarak kullanılan bina zamanla yıpranınca, 1980'den sonra onarıma alınmış ve 7 Temmuz 1991'de Şemâkî ailesinin kullandığı biçimde tefriş edilerek ziyarete açılmıştır.
Ev, taş temeller üzerine ahşap iskelet olarak oturtulmuştur. Bodrumu yokaır. Zemin katı ahşap iskelet arası kerpiç, üst katı ise ince dolgu duvarlıdır. Eski tip kiremitle örtülü çatısı, ters meyilli bir saçakla sona ermektedir. Saçak altı orijinal çıta süslemelidir.
Zemin kat:
Ortadaki iki ucu açık geçit, klasik Osmanlı/Türk evlerindeki taşlık yerine geçmektedir. Bu geçitte karşılıklı ikişer olarak sıralanmış dört odanın tavanları basık olup, tabanları dövülmüş topraktır. Duvarları süslemesizdir. Geçitteki merdivenden üst kat sergenine çıkılmaktadır.
Üst kat:
Üst kat döşemesi ahşaptır. (L) biçimindeki "sergâlv'a (hayat) üç oda açılmaktadır. Sergâhın geniş olan bölümü güneş etkisinden uzaktır. Basamakla çıkılan ve tavanı ahşap bir kemerle ayrılan bölümde "sergâh köşkü" bulunmaktadır. Burası, evin ve komşuların genç kızlarının oturup sohbet ederek iş işledikleri yer olduğu için "Kızlar sekisi" adıyla anılmaktadır.
Bir hol görevi gören sergâhın üst kısmı çıtalarla süslenmiştir; saçağı tipik, kemerleri ise süsleme amaçlıdır. Güneyindeki kapıdan balkonuna çıkılır.
Üst kattaki odalardan en güzeli, sergâh köşküne bitişik olan büyük odadır. Duvarları alçı ve horasan ile sıvanmıştır. Değişik yönlerde üç katlı geçme parçalardan oluşan dolap kapakları, özenli bir işçiliği simgeler. Dolapların üstüne istanbul'daki Kızkulesi ile Sarayburnu'nun resimleri yapılmıştır. Duvarlarda ayrıca gömme dolaplar vardır.
Öteki iki oda daha basit olup kapıları Barok kemerlidir. Üzerlerinde yazı yoktur. Oda tavanları klasik süslemelidir.

ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı