Leman Sam

Leman Sam, Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri’nde Bursalılarla buluştu

-BEN ŞARKI SÖYLERİM, SİYASETLE İLGİLENMEM, SİYASETTEN  ANLAMAM DEMEK YANLIŞ. SİYASET HAYATIN BİR PARÇASI. HAYATLA İLGİSİZ OLMAK MÜMKÜN DEĞİLSE, SİYASETLE DE İLGİSİZ OLAMAZSINIZ.

-BİR SİYASET ADAMI, BİR DEVLET ADAMI OLARAK OBAMA KADAR İYİ HAZIRLANMIŞ BİRİNİ GÖRMEDİM. MÜTHİŞ BİR FOTOĞRAF SUNDU BİZLERE. HER BAKIMDRAN DERSİNİ İYİ ÇALIŞMIŞ İZLENİMİ UYANDIRDI.

Müzik Sanatçısı Leman Sam, Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri’nde çeşitli konularda görüşlerini açıkladı ve dinleyicilerin sorularını yanıtladı.

Uludağ Üniversitesi, Nilüfer Belediyesi ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin birlikte düzenlediği Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri’nin  18. Basın Kültür Sarayı Uğur Mumcu Etkinlik Salonu’nda gerçekleşti. Söyleşinin bu haftaki konuğu Leman Sam,  kimi meslektaşlarının, “Ben şarkı söylerim.  Siyasetle ilgilenmem. Siyaset benim işim değil” dediğini,  ama  aslında bunun bir “kaçış”tan başka bir şey olmadığını söyledi.  Sam, “Siyaset hayatın bir parçası. Onun dışında kalmak  mümkün değil.  Sandığa gidip oy kullanacaksanız bir tercihinizin olması lazım. Bir tercihinizin olması için, söylenenleri dinlemiş olmanız ve  aralarında bir ayırım yapmış olmanız lazım. Yoksa neye göre oy kullanacaksınız? Yalnızca bu olgu bile,  insanın  bir yurttaş olarak, içinde yaşadığı toplumun bir bireyi olarak siyaset dışı kalamayacağını, siyasete ilgisiz olamayacağını  yeterince ortaya koymaktadır” dedi.

Dünya görüşünün “sosyalizm” olduğunu ifade eden Leman Sam, “Sosyalizm, bugün çok uzak görünebelir. Doğrusu bana da yakın görünmüyor. Şeker kavanozuna bakıp yalanan çocuklar gibiyim bu konuda. Bir biri ardına devrimler yapan Latin Amerika ülkelerine imrenerek, özenerek bakıyorum uzaktan. Biz neden böylesi atılımları yapamıyoruz? Hepten mi içimiz geçmiş? Bizde devrimci ruh yok mu? Düzeni değiştirme, daha insancıl, daha yaşanır bir dünya kurma isteğimiz bu kadar köreldi mi? Bilmiyorum, ama bakıyorum da, bunların çok yakın olmadığını, olmayacağını kestirebiliyorum” şeklinde konuştu.

KEDİYİ OKŞADI GÖNLÜMÜ ALIP GÖTÜRDÜ

Leman Sam, Obama’nın Türkiye ziyaretini değerlendirmesi istenince de şöyle konuştu:

“Obama Türkiye’ye neden geldi?  Kapalı kapıların ardında nelerin konuşulduğunu kuşkusuz bilmemiz mümkün değil.  Ortada demeçler, konuşmalar var ama bunların da gerçekten çok,  gerçeğin ancak küçük bir parçasını yahut yalnızca gölgesini ifade ettiğini bilmek gerekiyor.  Fakat şunu söyleyebilirim: Bir siyaset adamı, bir devlet adamı olarak rolüne bu kadar iyi hazırlanmış birini görmedim. Müthiş bir fotoğraf sundu bizlere. Dersini de çok iyi çalıştığı anlaşılıyor. O kadar ki, ezanın saatini bile biliyor. Bir camide nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını da biliyor…

Sizin gibi düşündüm ben de: Neden geldi?  Amerika Birleşik Devletleri, tartışma götürmez ki emperyalist bir güç. Başka halkların, ülkelerin varlıklarına, yer altı ve üstü zenginliklerine bir şekilde el koyarak egemenliğini sürdürüyor. Obama, bu emperyal gücün başkanı olarak kuşkusuz belli bir vizyonun adamı. Bunu söylerken, kesinlikle Bush ile aynı kefeye koymuyorum. Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, dünyanın acı çeken, çatışmalar yaşayan öteki bölgelerinde neler yapacağını, yahut yapabileceğini göreceğiz. ‘Bunu istiyorum’ diye çok olumlu önermelerde bulunsa bile, bu yolda çok önemli adımlar atabileceğini doğrusu sanmıyorum. Ama Türkiye gezisinde çok başarılıydı. Örneğin Meclis’teki konuşmasına dikkat ettiniz mi? Yalnızca konuşması da değil, duruşu, davranışı, hareketleri!.. Bizim Meclis Başkanı nasıl kaldı yanında?  Meclis’te başken vekili olan iki kadın milletvekilimiz var. Örneğin Güldal Mumcu, o gün başkanlık kürsüsüne çok yakışırdı diye düşünüyorum.  Öyle olsaydı, Obama da her halde şöyle düşünürdü:  ‘Hep aynı kalıptan, aynı tipten insanlar gördüm, ama işte Türkiye bir kadını da Meclis’in başına koymuş bir ülke…’  Bu kadarcık, beklentim vardı, o da olmadı işte! Ama arkadaşlar,  müze çıkışında, orada kendi halinde pinekleyen Tekir’i nasıl içtenlikle, şefkatle okşadı! İşte benim gönlümü de alıp götürdü, o davranışıyla, Obama. .. Orada mizansen yoktu, hazırlanmış bir şey yoktu, doğallıkla eğilip okşadı Tekirin başını. Bizim Başbakan da şaşırıp kaldı, ne yapacağını bilemedi.  Hayvanları hiç sevmez, biliyorsunuz…

YARIŞLARA İNANMAM, JÜRİLERE GİRMEM
Leman Sam, Eurovizyon yarışmasında  Türkiye’yi temsil edecek Hadise’nin “klip”i ile ilgili bir soru üzerine,  Pelin Batu’nun, son günlerde gazetelerde sıkça gündeme gelen değerlendirmesine katıldığını söyledi. Sam, şöyle konuştu: “İnsanın bedeninin bir parçasının durmadan göze sokulması hoş bir şey değil, bana kalırsa. Erotik olduğundan veya bilmem ne olduğundan değil, her şeyden önce estetik olmadığından.  TRT o klibi yayınlamak istememişse, yerden göğe haklıdır. Başka ne yapabilirdi? Ben, yarışlara inanmıyorum. Yarışların gerçek yetenekleri ortaya çıkarmak istediğinden de emin değilim. Jürilere davet edilirim sık, sık; ama yarışmaların gereğine inanmadığımdan hiçbirine katılmam. Oysa , laf aramızda,  iyi de para verirler bu jürilerde görev yapanlara. Ama ne yaparsınız  soğumuşum bir kez!...”
Leman Sam bir soru üzerine, “jürilerden soğumasının” nedenlerini de şöyle açıkladı:
“Deneyimsiz zamanımda katılmıştım bir jüriye. Benim en çok beğendiğimi kimse beğenmedi. ‘Olur ya! Zevkler ve renkler tartışılmaz!’ diye düşündüm. Meğer kazın ayağı öyle değilmiş. Jüri, adayların eğitimine, yabancı dil bilgisine, geldiği aile çevresine, sosyal sınıfına göre daha baştan kararını vermiş! Belki ‘bu da bir değerlendirmedir’ diye düşünülebilir. Belki çok da haksız olunmaz. Çünkü oradaki adaylardan kim seçilse, dışarıda  Türkiye’yi de o temsil edecekti. ‘Temsil’ sözü işin içine girince de işin rengi değişiyor demek ki.  Ama ‘bana göre bir iş değil’ dedim ve bir daha bu tür yarışma jürilerinde görev almadım…”

Fotoğrafaltı:

1“Sosyalizm, bugün çok uzak görünebilir. Doğrusu, bana da yakın görünmüyor. Şeker kavanozuna bakıp yalanan çocuklar gibiyim bu konuda. Bir biri ardına devrimler yapan Latin Amerika ülkelerine imrenerek, özenerek bakıyorum uzaktan. Biz neden böylesi atılımları yapamıyoruz? Hepten mi içimiz geçmiş? Bizde devrimci ruh yok mu? Düzeni değiştirme, daha insancıl, daha yaşanır bir dünya kurma isteğimiz bu kadar köreldi mi? Bilmiyorum, ama bakıyorum da, bunların çok yakın olmadığını, olmayacağını kestirebiliyorum.”

2“Obama neden geldi?  Kapalı kapıların ardında nelerin konuşulduğunu kuşkusuz bilmemiz mümkün değil.  Demeçleri  var ama bunların da gerçeğin ancak küçük bir parçasını yahut yalnızca gölgesini ifade ettiğini bilmek gerekiyor.  Fakat şunu söyleyebilirim: Bir siyaset adamı, bir devlet adamı olarak rolüne bu kadar iyi hazırlanmış birini görmedim. Müthiş bir fotoğraf sundu bizlere. Dersini de çok iyi çalıştığı anlaşılıyor.  Ezanın saatini biliyor; bir camide nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını da biliyor…”

3“Örneğin Güldal Mumcu, o gün başkanlık kürsüsüne çok yakışırdı diye düşünüyorum.  Öyle olsaydı, Obama da her halde şöyle düşünürdü:  ‘Hep aynı kalıptan, aynı tipten insanlar gördüm, ama işte Türkiye,  bir kadını da Meclis’in başına koymuş bir ülke…’  Bu kadarcık, beklentim vardı, o da olmadı işte! Ama arkadaşlar,  müze çıkışında, orada kendi halinde pinekleyen Tekir’i nasıl içtenlikle, şefkatle okşadı! İşte benim gönlümü de alıp götürdü, o davranışıyla Obama. Orada mizansen yoktu…”

4“İnsanın bedeninin bir parçasının sahnede durmadan göze sokulması hoş bir şey değil. Erotik olduğundan veya bilmem ne olduğundan değil, her şeyden önce estetik olmadığından.  TRT o klibi (Eurovizyon yarışma klibi) yayınlamak istememişse, yerden göğe haklıdır. Başka ne yapabilirdi? Ben, yarışlara inanmıyorum. Yarışların gerçek yetenekleri ortaya çıkarmak istediğinden de emin değilim. Jürilere davet edilirim sık, sık; ama yarışmaların gereğine inanmadığımdan hiçbirine katılmam. “







ÖZGEÇMİŞ:
Leman SAM
İstanbul 1951. Ses ve sinema sanatçısı
Rumeli kökenlidir. Çocukluk yılları Anadolu'da geçti. Kendisini "tam bir Anadolulu" olarak nitelendirir. Tiyatro, mim, dans ve şan eğitimi aldı. Operada bir süre korist olarak çalıştı.
Azeri türküleri çok iyi yorumladığı bilinir. Bunun yanı sıra Rumca, Fransızca, İspanyolca gibi yirmiye yakın dilde şarkı söyleyebilen bir sanatçı olarak isim yapmıştır. Medyada çok göz önünde olmayan sanatçı, pek çok il ve ülkede konserler verdi. Bunun yanı sıra pek çok Diplomatik konser de verdi. Başlıca diplomatik konserleri; Portekiz Cumhurbaşkanı Mario Suarez, Malezya Kralı ve Kraliyet Ailesine verdikleridir. Bunların yanı sıra Sopot Festivali, Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Derneği Konseri, Türkmenbaşı Aşkabad konseri, Curaçao Trubdour Festivali gibi etkinliklerde yer aldı.
ALBÜMLERİ: Livaneli Şarkıları (1988), Çağrı (1990),  Ayak Sesleri (1992),  Eski Fotoğraflar (1994),  İlla (1996)

ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı