AŞKTA NEREYE KADAR?

Bu sayfa 2010-03-31 21:47:49 tarihinde yayınlandı ve 2331 kez okundu.

Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri Nermin Bezmen ile devam etti.


AŞKTA NEREYE KADAR?
Nermin Bezmen:
-Ülkenin bu kadar sorunu varken, dünyanın bu kadar sorunu varken ve pozitif enerjimizi alıp götüren bu kadar çok mesele ile karşı karşıya iken, aşk üzerine konuşmak da neyin nesi, diyeceksiniz.  Keşke herkes benim gibi aşkla yaşasa. Herkes benim gibi sevse. O zaman zaten bu sorunların hiçbiri kalmaz!
-Evrenin boşluğunda inanılmaz bir aşk ve sevgi var, ama kalp gözüyle bakılması lazım.  Bu duyarlıkta baktığınız zaman aşk geliyor size.  Tabii,  aşk gelince de, onu nasıl koruyacaksınız, nasıl kollayacaksınız ve ölümsüz oluncaya kadar sizinle olmasını nasıl sağlayacaksınız? Bunu düşünmeniz gerekiyor…
***
Bursa Gazeteciler Cemiyeti ile Nilüfer Belediyesi’nin birlikte gerçekleştirdiği  "Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri" devam ediyor.
Basın Kültür Sarayı'ndaki Uğur Mumcu Etkinlik Salonu’nda yapılan dün akşamki söyleşinin konuğu roman, öykü, deneme ve şiir türünden çok sayıda kitabı yayımlanan yazar Nermin Bezmen’di.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, söyleşi öncesinde Bezmen’i ve eserlerini tanıttığı kısa konuşmasında, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin Nilüfer Belediyesi ile birlikte Türkiye’nin aydınlık düşünceli yazarlarını, düşün, bilim ve siyaset insanlarını Bursalılarla buluşturduğunu hatırlattı. Kolaylı,  Nermin Bezmen’in sorunlara farklı yaklaşımıyla tanındığını da hatırlatarak,  bu yaklaşımın salondaki dinleyicilerine ve okurlarına yeni ufuklar açmasını umduğunu söyledi.
Ardından sahneye gelen Bezmen,  “İstanbul’dan sevgiler getirdim size, teşekkür ediyorum burada olduğunuz için ” diyerek başladı sözlerine. Bursa’yı İstanbul’dan sonra “ikinci ülkesi” olarak gördüğünü ifade eden Bezmen,  “İkinci ülke derken bir dil sürçmesi söz konusu değil, İstanbul ve Bursa kimi ülkeler kadar büyük kentlerdir. Bilerek ‘İkinci Ülkem’ diyorum” dedi. 
Bursa’ya, yılda altı veya yedi kez geldiğini kaydeden Bezmen, şöyle devam etti: “Bursa’da her defasında farklı bir okur kitlesiyle, farklı duyarlıkları olan bir okur kitlesiyle karşılaşıyorum. Bu da doğrusu beni memnun ediyor. Okurlarımın değişik önermeler getirmelerinden, içtenlikli eleştirilerinden, hatta serzenişlerinden mutlu oluyorum. Çünkü samimiyetlerine güveniyorum. Bursa’yı seviyorum ve Bursalı okurlarımla buluşmaktan da çok mutlu oluyorum…”
Söyleşilerine, peşin peşin bir başlık koymaktan hoşlanmadığını ifade eden Bezmen, “Ne yaparsınız ki, tarihi önceden belli ve çok öncesinden ilan edilen böylesi söyleşilerde bir standart var: İlle de bir başlık olacak! Oysa benim tercihim, okurlarla önce yüz yüze gelmek, onların elektriğini almak, sonra da o elektriğin yaydığı duruma göre başlık seçmektir. Yani spontane olmasını, önceden belirlenmemesini istiyorum başlığın.  Bir ay filan önce görüştüğümüzde, eh madem ille de bir başlık olacak, o halde ‘Aşkta nereye kadar’ olsun dedim. Bunu söylerken, geçen zaman içinde her konuşmamda aşkı sorgulayacağımı bilmiyordum. Demek ki, farkında olmadan, belki de içgüdüsel olarak bunu yapmam gerektiğini düşündüğümden, o başlığı önermişim! Rastlantısal değilmiş demek ki, o başlığı teklif etmem… Her neyse, bugün de bu konuyu konuşacağız…” diye konuştu.
Bezmen şöyle devam etti:
“Şimdi,  belki de diyeceksiniz ki: Ülkenin bu kadar sorunu varken, dünyanın bu kadar sorunu varken ve günlük yaşamda, toplumsal yaşamda pozitif enerjimizi alıp götüren bu kadar çok mesele ile karşı karşıya iken, aşk üzerine konuşmak da neyin nesi? Bunu diyeceksiniz belki. Söyleyen çok çünkü:  ‘Bu çatlak kadın ne diyor? Dünyanın haline bak! O kalkmış durmadan aşktan, sevgiden bahsedip duruyor’ diyorlar.  Bunu söyleyenlerin bilmediği bir şey var. Onu söyleyeyim size:  Keşke herkes benim gibi aşkla yaşasa. Herkes benim gibi sevse. O zaman zaten bu sorunların hiçbiri kalmaz! Dünyada kin ve nefret ve şiddet aşksızlık yüzünden, sevgisizlik yüzünden var. Aşk ve sevgi olsa, bu şikayetlerin de hiçbiri olmayacak!..
Biliyorsunuz, durmadan eleştirenler de var. Anlayamıyorum: Herkesi aşka ve sevgiye davet eden bir kadına neden saldırırlar? Gerçi kolay yıpranan biri değilim, tırnaklarım da sağlamdır! Bir bakıma güç aldığım da söylenebilir bu saldırılardan…
Okurlarım, aşkı iyi anlattığım için beni seviyorlar. ‘Aşkta nereye kadar’ sorgusunda, özellikle gençlere anlatmak istediğim, ‘aşkın çetelesi tutulacak bir şey’ olmadığıdır. Aşkta çetele tutulmaz! Ben üç verdim, o bir! Olmaz böyle bir hesap! Bu aşkın hesabı değildir. Yalnızca iki kişi arasındaki aşktan bahsediyor değilim.  Aşkı, karşı cinslerden iki kişinin münasebetinden ibaret görmek aşkı çok sınırlamak olur. Rüzgar eserken, bembeyaz bir bulut akşam güneşinin ışıklarında kızarırken, bir gül tomurcuğunu çatlatıp açarken aşık olmuyorsanız bir kişiye de aşık olamazsınız. O aşk, eksik bir aşk olur. Aşk sanırsınız da aşk değildir genellikle.
İnsanı,  Tanrı’nın yarattığı en büyük mucize sayıyorum! Dolayısıyla aşkı  da öyle.  Gerçekten o da çok büyük bir mucize! Gökte devinen yaratıcı ile hayatın içindeki aşk birbiriyle çok yakından alakalı. Sevgili gençlerin kaçırdığı olgu budur. Sanıyorlar ki, aşk diye bir masal var. Eh, onun da artık sırası geldi. Onu da alıverelim evimize! Yok öyle bir şey!  Evrenin boşluğunda inanılmaz bir aşk ve sevgi var, ama kalp gözüyle bakılması lazım buna.  Derinden, iyice derinden, kalpten  bakılması  lazım. Bu duyarlıkta baktığınız zaman aşk beklemiyor, geliyor size.  Tabii,  aşk gelince de, onu nasıl koruyacaksınız, nasıl kollayacaksınız ve ölümsüz oluncaya kadar sizinle olmasını nasıl sağlayacaksınız? Bunu düşünmeniz gerekiyor… Fakat o noktada, egolarımız devreye giriyor. Kendi bencilliğimiz devreye giriyor ve her şeyi berbat ediyor. Çetele tutuyoruz: Üç verdim, bir verdi filan! Benim, hayatta yapmadığım şeydir bu. Bunu asla yapmam ben. Aşk çeteleye gelmez, çeteleye sığmaz çünkü. Bunu iyi biliyorum…
Genellikle kadınlardan gelen bir yakınma vardır: Saçımı süpürge ettim senin için derler! Süpürge olacak kadar saçını niye uzatıyorsun? Kes o zaman! Senin için şunu yaptım, bunu yaptım!.. Yok böyle bir şey! Her yapılan bir seçimin sonucudur. O seçimi biz yaparız. Bizim yerimize başkası yapmaz. Eğer saçını süpürge yapmışsan bu senin seçimindir. Şimdi bizde çok söylenen bir söz: Ataerkil toplumuz, kadının söz hakkı yok! İyi de, dünyanın her yerinde, Amerika’da Utah’ta, Iova’da, Los Angeles’ta, California’da, New York’ta da var bu.  Sen, bu toplum ataerkildir, kadının söz hakkı yoktur, kadın istediğini yapamaz, iradesizdir diyorsan bu senin seçimindir. Şunu da söyleyeyim. Bir kadın için bundan daha rahat bir konum da düşünülemez.  Çünkü olup bitenden o sorumlu değildir. Toplum sorumludur. Toplumun ataerkil yapısı, gelenekleri  v.s sorumludur. Oh, ne güzel! Böyle bir rahatlığa sığınıyorsan, şikayete de hakkın yok, kimseye kızmaya da…”
Aşka dair birçok tarifinin bulunduğunu söyleyen Bezemen, bunların üzerinde zaman zaman düşündüğünü, düşündükçe de tariflerinin kendisi için de daha bir berraklık kazandıklarını söyledi. Bezmen, şöyle konuştu:
Aşkın bir tarifi şudur: Bir insanın yüreğini sevdiğine vermesine rağmen, yüreğinde hala iki yüreğin çarpmasıdır!  Bir başka tarif: Bir yüreğin üzerine iki yüreğin birden uzanmasıdır… Böyle tarifler çoğaltılabilir. Zaten tarifler hayli çoktur…
En mühimi tarif değil, aşkta vericiliktir. Ben bunu verdim, o bunu verdi hesabının yapılmamasıdır. Bunun hesabını yapmayacaksın ama kendin kalacaksın. Bu nasıl olacak? İşte ince çizgi buradadır. Verip aldığınız arasında kendinizi kayıp ta mı kazançta mı hissettiğinize ilişkin bir durumdur bu. Özgürseniz, iradeniz varsa, yaptığınız her şeyi kendi arzunuzla yapmışsanız kazançtasınız. Aşka, tabiat aşkına da, tanrı aşkına da, iki cins arasındaki aşka da böyle bakılması lazım…”
Bezmen, salonda söyleşisini tamamlamasının ardından, okurlarına kitaplarını imzaladı ve bir süre onlarla sohbet etti.


ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı