Seçimlere On Kala Türkiye

Bu sayfa 2011-04-14 11:00:57 tarihinde yayınlandı ve 2140 kez okundu.

Aydınlarla Yüzyüze'de “Seçimlere On Kala Türkiye” ele alındı.


Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Nilüfer Belediyesinin ortaklaşa düzenlediği, Basın Kültür Sarayı Uğur Mumcu Etkinlik Salonu’nda gerçekleşen Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşileri’ne konuk olan MHP Genel Başkan Yardımcısı Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu ve CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, tüm yurttaşları seçimler konusunda duyarlı olmaya ve 12 Haziran’da seçim sandıkları ile oylarına sahip çıkmaya çağırdılar.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın konukları tanıtmasının ardından başlayan söyleşide ilik sözü MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu aldı. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçime ilişkin program ve önermelerini 28 Ocak’ta açıkladığını hatırlatan Çobanoğlu, o günden bu yana Türkiye’yi adım adım dolaştıklarını ve her yerde vatandaşların sıkıntılarına ve şikayetlerine bir kez daha yakından tanık olduklarını söyledi.  Çobanoğlu: “Her vatandaş gibi şunu görüyoruz: Halinden memnun olan, haline şükreden hiç kimse yok! Esnafımız da, çiftçimiz de sıkıntıda. Memurumuz, emeklimiz, işçimiz, gençlerimiz sıkıntıda. İşsizlik azaldı diyorlar, ama bunun doğru olmadığını herkes biliyor.  İşsizleri bir yana bırakalım, Bala İlçesi  gibi bir yerde yüz dönüm toprakta tarım yapan çiftçi, ancak sıfır gelir elde edebiliyor. Çünkü yanlış politikalar yüzünden tarımı ve çiftçiliği öldürdüler.  Bu memleketin temel direği çiftçiyi ve esnafı yardım paketlerine muhtaç duruma düşürdüler ” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu,  vatandaşların 12 Haziran’da mutlaka sandık başına gitmesini ve oy kullanmasını istedi.  Çobanoğlu, “Biz, hiçbir zaman anti demokratik yöntemlerden yana olmadık. Anti demokratik yönelimler içinde olanları hiçbir zaman tasvip etmedik.  Demokrasilerde siyasal iktidar seçimle gelir, seçimle gider. Herkes 12 Haziran’da sandık başına gitmeli ve vereceği oylarla Türkiye’nin geleceğini belirsizleştiren ve Türkiye’yi bölünme tehlikesiyle yüz yüze bırakanlardan hesap sormalıdır” diye konuştu. Çobanoğlu MHP’nin seçim beyannamesindeki somut öremelerini de şöyle açıkladı:

"Asgari ücret net 825 lira olacak, 4-B ve 4-C'li işçimize kadro verilecek. Her yıl 700 bin istihdam sağlanacak. Muhtarlarımıza en az asgari ücret tutarında maaş ödenecek. Engellilerimize öncelikli iş verilecek, güvenlik güçlerimiz de güvenlik tazminatı alacak. Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri 'Hilal Kart' ismiyle harcama kartı verilecek. Sulama ve tarım işletmelerinde kullanılan elektrik tarifesi farklılaştırılarak çiftçimize daha ucuz elektrik temin edilecek. Esnaf ve sanatkarlardan emeklilik döneminde faaliyet gösterenlerin destek primi kesintisi tamamen kalkacak. Her öğrenciye yurt temin edilecek. Öğrenim kredisi geri ödemesi iş bulana kadar ertelenecek. Üniversite giriş sınavı kaldırılacak. Şifre rezaletlerine, sınav iptaline gençlerimizin tahammülü kalmadı.  Milletvekilliği dokunulmazlığı tamamen kalkacak."

Çobanoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

"12 Haziran seçimleri normal seçimlerin üzerinde bir anlam ve önem taşıyor. Bu seçimlerde Türkiye'nin kaderi çizilecek. İki dönem belediye başkanlığı yaptım ve bir dönem de milletvekili olarak meclisteyim.  Bu seçimlerin, bundan önceki tüm seçimlerden daha önemli olduğunu görüyorum. Türkiye bunları hak etmiyor, hiçbirimiz hak etmiyoruz. Vatandaşımız geçinemiyor, sıkıntı içinde yaşıyorsa; üniversiteyi bitirmiş çocuğuna iş bulabilmek için kapı kapı dolaşıyorsa; memleketin bölünmesinden endişe ediyorsa sandıkta seçenek aramalı; bu seçeneği oylarıyla yaratmalıdır. Hepimiz biliyoruz: Eğer Meclis’te çoğunluğunuz varsa ekonomik ve siyasal bakımdan istediğiniz önlemleri alır, istediğiniz kanunu çıkarırsınız, ama çoğunluğunuz yoksa hiçbir şey yapamazsınız. Muhalefetiniz bile teslim alınmış medya organlarında dikkate alınmaz, göze çarpmaz. Onun için 12 Haziran’da hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.  Karamsarlığı hiç kimseye, hiçbirimize yakıştıramıyorum. Bazı vatandaşlar, ‘Gene bunlar gelir’ diyor. Hayır arkadaş bunlar gelemez, gelmemeli.  Bu konuda kendimize güveniyorum, halkımıza da güveniyorum. Bu seçimlerde milletimiz yetki verecek olursa kısa sürede Türkiye’nin problemlerini çözeriz.  Her şeyi satıp 50 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Türkiye’nin iç ve dış borcu yüz milyarları çoktan aştı. Pekiyi, bu imkanları nasıl kullandılar, nereye kullandılar? Övünerek  anlattıkları duble yolların miktarına bakıyoruz,  onda biri, yirmide biri bile değil, ama geriye kalan paranın nereye gittiği meçhul.  2011'de aşağı yukarı 80 milyara dayanacak olan bir cari açıktan bahsediliyor. Türkiye'nin geleceğinin nasıl karartıldığını bundan daha iyi ne anlatabilir? Dediğim gibi, karamsarlığı hiçbirimize yakıştıramıyorum. Hep beraber zorlukların üstesinden  geleceğiz. Yeter ki, sandığa gidelim ve oylarımızla kötü dediğimiz bugünkü yönetime seçenek olacakları belirleyelim.”

Çobanoğlu, bir soruyu da şöyle yanıtladı:

"Türkiye ne ekonomik, ne siyasal, ne sosyal ne de diplomatik manada iyi idare ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter yapısından milletimiz endişe duyuyor.  Bunun sebebi 9 yıllık AKP iktidarıdır. Bölücü terörü güçlendiren, cesaretlendiren, yine bu iktidardır. Bölücü terör örgütünü  siyasallaştırmak,  meşru hale getirmek istiyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi ülkenin problemlerini biliyor, çözüm yollarını biliyor. Fakat millettin de çözüm istemesi lazım. Milleti sıkıntıya sokan, ama oy almayı da beceren bir siyasal anlayışla karşı karşıyayız. Ankara, bir dönem susuz kaldı biliyorsunuz. Soruluyor bir vatandaşa, ‘Suyun yok, ne yapıyorsun’ diye. ‘İsterse damlası akmasın. Her ay yardım paketini ayağıma kadar getiriyorlar ya’ diyor o vatandaş! Genel Başkanımız, ‘Sadaka kültürünü yerleştirmeye çalışıyorsunuz’ dediğinde, Başbakan Erdoğan cevap vermiş, ‘Bizim sadaka kültürümüz vardır’ demişti. Allah kimseyi yardıma muhtaç etmesin! Muhtaç olana elbette devlet yardım edecektir, ama bunlar o yardımı sadaka gibi, hayır gibi gösterip oya tahvil ediyorlar. Elektrik olmayan köylere buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtıldığını inşallah unutmamışsınızdır. Bunların yardım diye yaptıkları insanımızı utandırıyor. Muhtaç insanımızı eziyor. Muhtaç insanımızı onurundan ediyor.

Bütün vatandaşlarımızın hayatını yaşanılır hale getirecek gerçekçi projeler, Milliyetçi Hareketin projeleridir. Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kastedenler MHP'siz bir siyasal ortam istiyor olabilirler ama milletimiz de ne istediğini iyi bilmelidir.”

Çobanoğlu başka bir soruyu yanıtlarken, Milliyetçi Hareket Partisi’nin programında vatandaşa vaat değil somut projeler sunulduğunu belirterek, “Çiftçiye destek, tarıma destek için mazot, gübre, yem, ilaç ve tohumdan özel tüketim vergisini kaldıracaklarını; emeklilere her yıl eylül ayında kışa hazırlık yardımı olarak bir maaş tutarında ikramiye verileceğini” söyledi.  

 BİR KERELİK AFEDİN

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, konuşmasının başında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 9 yıllık iktidar sürecini değerlendirerek başladı. Başbakan Erdoğan ve partisinin Türkiye Cumhuriyeti ile, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile ve Türkiye’yi işgalden kurtarıp dünyanın en onurlu, en saygın,  en önemli  ve güçlü memleketlerinden biri haline getiren Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarıyla “sorunları” olduğunu ifade eden Genç, 9 yıllık sürecin tevil götürmeyecek şekilde bu gerçeği ortaya koyduğunu söyledi.  Milliyetçi Hareket Partisi’nin de kimi hallerde AKP’nin planlarına “bilerek bilmeyerek yardım ettiğini” savunan Genç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu makama seçilmesinde MHP’nin verdiği desteği örnek gösterdi. Abdullah Gül’ün biraz da bu kolay seçim nedeniyle Türkiye’nin değil, AKP’nin cumhurbaşkanı olduğunu savunan Kamer Genç, şöyle konuştu:

“Başbakan ne diyor? ‘Hedefime varmak için gerekirse papaz cübbesi giyerim’ diyor. Daha ne söylesin Tayyip Bey? Tayyip Bey’in şifresini anlamak için daha ne demesi lazım? Bu cumhuriyeti kuranlar, kutsal davaları uğruna canlarından bile vazgeçtiler. Bu ülke için, bu ülkenin insanı için canlarını verdiler, kanlarını verdiler. İnsanın canından daha kıymetli neyi olabilir? Mustafa Kemal ve arkadaşları bu özveriyi neden gösterdiler? Türkiye bağımsız bir ülke olsun, hükümran olsun, onun bunun oyuncağı olmasın diye! Şimdi ne oluyor pekiyi? Başbakan, ‘NATO’nun Libya’da ne işi var?’ diyor. Hafta geçmiyor Türkiye NATO’nun Libya’ya bomba yağdıran kuvvetlerinin ortak karargahı oluyor! Çelişki olur da, bu kadarı olur mu? Olursa, bu millet bunu sineye çeker mi? Şunu unutmayın arkadaşlar! Bunların derdi cumhuriyetledir; bunların derdi demokratik,laik, sosyal  hukuk devleti iledir. Bu arkadaşlar Türkiye Cumhuriyet ile açık bir hesaplaşma yürütüyorlar. Yargıda, eğitimde, tüm devlet kurumlarında yaptıkları budur. 12 Eylül’ü yargılayacağız dediler. Hani, yargıladılar mı? 12 Eylül geldiğinde çıkıp alkışladı herkes. Bugün ‘12 Eylül’e karşıyız’ diyen zevattan, kalkıp da bir çift lafı olsun söyleyen oldu mu? Ama gözyaşı dökmesini biliyorlar. Mağduru oynamayı biliyorlar. İnsanları aldatmayı biliyorlar. Bunu meslek haline getirmişler.  Alenen , Meclis çatısı altında karşı çıktığım  12 Eylül Anayasası, nazıl hazırlandı, hatırlıyor musunuz? Herkese soruldu, herkesin önerisi alındı. Barolarda, yargı kurumlarında, mecliste tartışılması için yeterli zaman verildi. Ortaya iyi bir anayasa çıktığını söylemiyorum, ama bunların yapıldığını da hatırlamak lazım. Pekiyi, Tayyip Bey bunu yapıyor mu? Hayır! Çünkü meselesi demokratik bir anayasa yapmak değil. Meselesi Türkiye’nin daha demokratik bir memleket olması da değil. Soruyoruz, ‘Bu anayasanın neyine, neresine, hangi maddelerine karşısınız?’ diye. Bugüne kadar bu soruya doğru, düzgün, açık bir cevap verdiklerini duydunuz mu? Duymadınız, çünkü bunların meselesi anayasa değil, bunların meselesi anayasanın ‘değiştirilemez’ dediği Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel nitelikleri…”

“Başbakan Erdoğan,  ‘Yargı benim ciğerimi kanatıyor’ diyor. Tayyip Bey’in ciğerini kanatan yargı ‘Acaba hangi yargı’ diye sormaz mısınız? Bu sorunun yanıtı için, ‘ciğer kanatan yargı’nın kararlarına bakmanız yeter! Nerede yağmaya engel olmuşsa; nerede devletin malının, bu milletin malının, birikiminin yandaşa peşkeş çekilmesine karşı çıkılmışsa o kararlar Tayyip Bey’in ciğerini yakmıştır! Bu kadar açıktır durum” diye konuşan Genç, söz konusu kararlardan alıntılar yaparak sözlerini sürdürdü.

Kamer Genç, Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekili adaylarını konu alan bir soru üzerine şöyle konuştu:

“Kemal Kılıçdaroğlu namuslu, erdemli, sözüne güvenilir, tertemiz bir Anadolu çocuğudur. Bunu ifade etmek istiyorum her şeyden önce. Siyasi tecrübesi de, devlet tecrübesi de vardır. Büyük kurumları yönetmiş;  her işinden de yüz akıyla ve başarıyla çıkmıştır. Bakmayın ‘SSK’yı batırdı’ demelerine! Kılıçdaroğlu ne başbakan, ne bakanlık yaptı. Nasıl batırabilir SSK’yı? Ama hükümetlere bağlı o kurumu iyi yönetti, tertemiz yönetti. Şimdi, CHP’nin başında o kadar yeni ki; bazı partililerin, bazı gazetecilerin eleştirilerini ‘insafsız’ kabul etmemek mümkün değil.  Bir partinin genel başkanının zamana ihtiyacı vardır.  Genel başkanlık tecrübesi, milletvekilinin siyasi tecrübesinden daha farklıdır. Farklı olması da tabiidir.  O bakımdan, CHP’de yanlışlık görüyorsanız ‘bir kerelik de olsa afedin!’ derim. ‘Sağcı adaylar’ var diyorsunuz. Belki öyledir. Ben de, bir dönem CHP’den ayrılıp DYP’ye gittim. Sağcı olduğum için gitmedim. Ama öyle de olabilirdi.

‘Turhan Tayan, milletvekili olduktan sonra CHP’den ayrılıp Demokrat Parti’nin başına geçecek’ diyorsunuz. Ama Allahaşkına, bunu nereden biliyorsunuz? Sağcı görüşü olan, hayatının sonuna kadar sağcı mı kalacak? Böyle şey olur mu?  Sonra bugün meselemiz nedir arkadaşlar? Durup düşünelim: Memleket işgal ediliyor, işgal! Önce o işgali durduralım, o işgali engelleyelim; sonra kendimize dönüp ne hesabımız varsa görelim. Memleket elden gitmişse, diyelim ki benim sağcı, senin solcu olman ne anlam ifade eder ki! Turhan Tayan, Mehmet Haberal, Aydın  Ayaydın isimleri etrafında CHP’yi ve genel başkanını eleştirenler çok acele ediyorlar. Bazı yanlışlıklar olabilir, ya da bize yanlış gelen uygulamalar, kararlar olabilir; bu çok normal! Bir parti demek, herkesin her konuda aynı düşünmesi, herkesin her konuda ortak düşünmesi demek değildir…”

Kamer Genç, başka bir soruyu yanıtlarken de şöyle konuştu:

“Türkiye büyük devlettir. Birileri içerden, birileri dışarıdan uğraşıp didinse de küçültmek için, Türkiye gene de büyüktür. İyi yönetilirse, hiç şüpheniz olmasın daha da büyür, daha da önemli bir devlet olur. Ama yargısını bozar, kurumlarını dağıtır, itibarını sıfırlar, etnik veya dinsel yapılara göre bölersen Türkiye’nin büyümesinin önüne geçersin! Türkiye’de işlerin baş aşağı gitmesini candan arzulayanlar, bunların da olmasını istiyorlar. Ama yağma yok! Cumhuriyet Halk Partisi var, bu ülkenin gençliği var, bu ülkenin eğitimli ve aklı başında bunca insanı var…”

ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı