Yüz Yüze Söyleşilerinde “Türkiye’de demokrasi ve Avrupa’daki Yansımaları” konusu tartışıldı.

Bu sayfa 2011-04-27 15:47:19 tarihinde yayınlandı ve 3923 kez okundu.

Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşilerine CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili adayı Sena Kaleli, Film yönetmeni Mustafa Altıoklar, Berlin Eyalet Milletvekili Bilkay Öney konuk oldular.


SENA KALELİ:
Avrupa, CHP’nin demokrasiye ilişkin tutumunda, demokrasiye ilişkin taleplerinde eksiklik veya fazlalık görebilir. Bunun, çok da fazla önemli olduğunu düşünmüyorum. Önemli olan partimizin Türkiye’de demokrasiyi sözde değil evrensel anlamıyla ve tüm işlerliğiyle kurmak ve geliştirmek istemesidir.  Biz CHP’liler ve CHP olarak samimiyetle bunun için mücadele ediyoruz; bunun için CHP’nin tek başına iktidarını talep ediyoruz. Avrupalılar da, elbette gerçeği görecek, kavrayacaktır.
ALTIOKLAR:
Sizin kendinizi nasıl tanımladığınız değil, başkalarının sizi nasıl tanımladığı önemlidir. Siz, kendinizi çok demokrat, çok ilerici görebilirsiniz; ama bakalım başkaları sizin için aynı değerlendirmeyi yapıyor mu? Yapmıyorlar ve sizi, kendinizi tanımladığınızdan başka türlü tanımlıyorlarsa bunun üzerinde düşünmek gerekir.  Türkiye’de demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere en fazla sahip çıkması gereken partiler, özellikle de CHP Avrupa’da  açıktır ki, bu şekilde algılanmıyor...
ÖNEY:
Almanya’da, parti içi demokrasinin Türkiye’dekinden daha sağlıklı ve daha iyi işlediği kanısındayım. Türkiye’de milletvekili seçilebilmek veya partide yükselebilmek için, siyasi liderin yanında yer almak, onunla aynı düşüncede olmak sanki ön koşul.  Almanya’da olsun, Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda olsun, sanıyorum böyle bir durumdan söz edilemez.  Orada, sizin yerel yönetimlerde, yerel örgütlerdeki faaliyetiniz belirleyicidir. Böyle olunca oradaki algı da farklı oluyor.
 ----------------------
Bursa Gazeteciler Cemiyeti ile Nilüfer Belediyesi’nin birlikte düzenlediği Aydınlarla Yüz Yüze Söyleşilerine bu hafta CHP Bursa Milletvekili adayı Sena Kaleli, Film yönetmeni Mustafa Altıoklar,  Berlin Eyalet Milletvekili Bilkay Öney katıldılar. Basın Kültür Sarayı Uğur Mumcu Etkinlik Salonu’nda gerçekleşen söyleşide, “Türkiye’de Demokrasi ve Avrupa’daki Yansımaları” konusu tartışıldı.
 Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın konukları tanıttığı kısa konuşmasının ardından başlayan söyleşide ilk konuşmayı yapan Mustafa Altıoklar,  tartışma için seçilen “Türkiye’de demokrasi ve Avrupa’daki Yansımaları” başlığını, “Konuya ilişkin akademik bir tezin başına yazılacak kadar bugünkü durumun esaslı bir özeti ve aynı zamanda esaslı bir eleştirisi gibi gördüğünü” söyledi…  
Altıoklar, yalnızca sinema çevresinde değil, farklı entelektüel çevrelerde de Avrupalı aydınlarla zaman zaman görüşme ve tartışma olanağı bulduğunu hatırlatarak şöyle devam etti: 
Avrupalı entelektüel için demokrasinin birden fazla tanımı yok.  Almanya’ya ve Fransa’ya göre ayrı, İngiltere’ye ve Belçika’ya göre ayrı bir demokrasinin olabileceğini kimse tartışmıyor, böylesi bir tartışmayı da ciddiye almıyor! Bize gelince: ‘AB müktesebatına  göre bir sürü düzenleme yaptık ya! Daha ne istiyorlar?’ diyoruz. İstiyoruz ki, bizim ‘demokrasi’ dediğimizi herkes kabul etsin. Oysa böyle bir şey yok…”
Türkiye’de, demokrasinin vazgeçilmez unsuru kabul edilen siyasi partilerin bile demokratik işleyişe sahip olmadıklarını, varlıklarının nedeni olan demokrasiyi parti yaşamında kurumsallaştıramadıklarını ifade eden Altıoklar,  buna ilişkin örnekler üzerinde durdu.  Daha sonra CHP’yi değerlendiren Altıoklar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’ye baktığımızda, önce bağımsızlık savaşı veren, ardından da cumhuriyeti kuran partinin, siyasal yelpazede tümüyle ‘sol’ demesek bile, ‘ortanın solu’ diye ifade edilen bir yerde olması gerekir.  Çünkü cumhuriyet, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar siyasal tarih boyunca ‘sol’un meselesi olmuştur.  Örneğin,  ‘sol’ bir partinin, özgürlük talebine karşı çıkması veya insan haklarının genişletilmesinden yana taraf olmaması düşünülemez bile. Avrupa’da  bu, ne yapsanız değiştiremeyeceğiniz yerleşmiş bir kanıdır. Türkiye’de ortanın solunda yer alan, ilerici bir partinin, yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin toplumun önünü açacak çabalar içinde olmadığını düşünüyorlar. Böyle bir görüş, böyle bir algı var Avrupalılarda…”
Altıoklar, bir soru üzerine, baştan beri CHP’li olduğunu, bugüne kadar CHP dışındaki bir partiye oy vermediğini belirterek şöyle konuştu:
“CHP’nin son dönemlerdeki atılımını bir yana bırakırsak benim algım da Avrupalıların algısından çok farklı değil. Sizin kendinizi nasıl tanımladığınız değil, başkalarının sizi nasıl tanımladığı önemlidir. Siz, kendinizi çok demokrat, çok ilerici görebilirsiniz; ama bakalım başkaları sizin için aynı değerlendirmeyi yapıyor mu? Yapmıyorlar ve sizi, kendinizi tanımladığınızdan başka türlü tanımlıyorlarsa bunun üzerinde düşünmek gerekir.  Türkiye’de demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere en fazla sahip çıkması gereken partiler, özellikle de CHP Avrupa’da  açıktır ki, bu şekilde algılanmıyor...”
Altıoklar, başka bir soruyu da, “2011’e ümitsiz girdik. Ama her gün durum değişiyor. Bugün o kadar ümitsiz değilim. Her şeyi eski, her şeyi bildik olan kapitalist bir dünyanın önüne ‘yeni’ takısını ekleyerek, gerçekten yeni bir dünyada yaşadığımıza veya artık yeni bir dünyada yaşayacağımıza bizi inandırmak istiyorlar. Üretim ilişkileri aynı, üretim biçimi aynı, bölüşüm her zamanki gibi adaletsiz, her zamanki gibi zalimane; ama nasıl oluyorsa ‘yeni’ bir dünya! Kuşkusuz buna inanacak kadar saf değiliz hiçbirimiz, ama kendimize de çekidüzen vermemiz gerektiği çok açık… “
Türkiye’de milletvekili olamazdım
Altıoklar’dan sonra söz alan Berlin Eyalet Milletvekili Bilkay Öney, 1971 yılından bu yana Almanya’da yaşadığını belirterek özgeçmişine ilişkin bilgiler verdi. Anne ve babasının köy öğretmeni iken, 1970 yılında Almanya’ya işçi olarak göçmeyi tercih ettiklerin ifade eden Öney, o tarihte bir yaşında olduğunu söyledi.  “Almanya’da olmasaydım üniversitede okuyabilir ve milletvekili olabilir miydim, bilmiyorum?” diye konuşan Öney, Türkiye’de siyasal yaşamda kadınların önünde daha fazla engeller bulunduğunu düşündüğünü ifade etti.
Öney şöyle konuştu:
“Almanya’da, parti içi demokrasinin Türkiye’dekinden daha sağlıklı ve daha iyi işlediği kanısındayım. Türkiye’de milletvekili seçilebilmek veya partide yükselebilmek için, siyasi liderin yanında yer almak, onunla aynı düşüncede olmak sanki ön koşul.  Almanya’da olsun, Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda olsun, sanıyorum böyle bir durumdan söz edilemez.  Orada, sizin yerel yönetimlerde, yerel örgütlerdeki faaliyetiniz belirleyicidir. Eğer, partinizin yerel örgütünde, kentinizde çalışmalarınızla tanınıyorsanız hem parti içindeki seçimlerde, hem de genel seçimlerde yeni konumlar edinmeniz mümkündür. Bir de kadın kotası var Almanya’da. Hemen bütün partiler kadın kotasını  uygularlar. Milletvekili seçilmem biraz da, partimin bu kotanın uygulanmasına gerçek bir duyarlık göstermesinden dolayıdır. Türkiye’de bu duyarlık, görebildiğim kadarıyla Almanya düzeyinde olmaktan çok uzak. Böyle olunca Türkiye’deki demokrasiye ilişkin algı da farklı oluyor…”
Sorgulamıyor, tartışmıyorsanız olacaklara razı olursunuz
CHP Genel Başkan Yardımcısı, Bursa Milletvekili Adayı Sena Kaleli, Türkiye’de demokrasinin sorunlarının CHP’nin olası iktidarında çözümleneceğini söyledi.
Kaleli, “Türkiye’nin üzerinde yer aldığı topraklarda, Türkiye coğrafyasında insanlığın bugünkü düzeyine ulaşmasında temel öneme sahip 50 uygarlığın doğup geliştiğini, dal budak saldığını ” hatırlatarak sürdürdüğü konuşmasında, “Türkiyemiz, her biri insanlığa ışık yaymış, bilim yaymış, akılcılık yaymış bu uygarlıkların mirasçısı olarak insanı merkeze alan, iyi işleyen, tüm kurumlarıyla  ve tüm kurallarıyla iyi işleyen bir demokrasiyi hak ediyor. Yayınlanmamış kitaba bile yasak uygulayanlar; yayınlanmamış kitabı yüzünden yazarını hapishaneye gönderenler; bilimin karşısına sorgulanamaz, tartışılamaz inancı koyanlar; son ÖSYM sınavında olduğu gibi bir milyon 700 bin gencimizin geleceğini pervasızca çalmaya kalkışanlar kuşkusuz bunu yapamazlar.  Ama, Türkiye’nin kadını ve erkeğiyle bağımsızlık savaşından başlayarak çağdaş uygarlık yolunda devasa adımlar atmasına önderlik eden Cumhuriyet Halk Partisi yapabilir” dedi.
Avrupa’da CHP ile ilişkin algının olumsuzluklar içermesinden CHP’nin tutumundan çok, Avrupalıların  AKP’den “devrim” beklentilerinin etken olduğunu ifade eden Kaleli, “Gerçekte AKP’nin devrim diye, demokrasi diye bir meselesi yoktur. AKP’nin bütün meselesi iktidar olmak ve orada kalmaktı. Mağduru oynaya oynaya iktidar oldular, hala o pozdalar ve oradan hiç inmemenin yollarını arıyorlar. Referandumda ‘hayır’ derken gerekçelerimizi açıkladık. Bunların anayasa değişikliğinden muratlarının ‘tek parti, tek lider iktidarı’ olduğunu söyledik.  Ne kadar uz görülüymüşüz ki, aylar geçmeden söylediğimiz doğrulandı.  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda, Anayasa Mahkemesi’nde yaptıkları değişikler  o yolda ne denli hızla ilerlemek istediklerini açıkça gösterdi.  ‘12 Eylül Anayasası  değişecek, 12 Eylül’cüler yargılanacak diyorlardı.  Öncesinde de ‘dokunulmazlıklar kalkacak’ demişlerdi. O sözlerini unuttukları gibi 12 Eylül’e ilişkin sözlerini de unutuverdiler. Yüzde on barajını kaldırmak demokratik bir adım değil mi? Demokrasinin hangi kuralı ile uyuşuyor yüzde on seçim barajı? Türkiye’de biz alışkınız Başbakan’ın tutumuna, ama Avrupa’ya da ders vermeye kalkıştı: ‘Ne olmuş? Yüzde on barajı sizde de var’ diyerek.  Pekiyi, Avrupa Parlamentosu, AB ve Avrupalılar bilmiyor mu, orada genellikle hiç baraj olmadığını, olanlarda da yüzde 2 veya üç olduğunu! Kuşku yok ki biliyorlar, ama Başbakan Türkiye tribününe seslendiği için bunu hiç önemsemedi.  Diyeceğim o ki,  Türkiye gibi, yurttaşlarımız gibi Avrupa da artık işin farkına varıyor” diye konuştu.
Sena Kaleli, partisinin programı ile seçim bildirgesinde ortaya koydukları siyasal amaç ve hedeflerinin Türkiye’de yoksulluğu, işsizliği, çaresizliği ortadan kaldırmaya yönelik olduğu kadar, demokratik hakların, sendikal hakların, insan haklarının ve düşünme, ifade etme ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri de kaldırmaya dönük olduğunu söyledi. Kaleli, sözlerini şöyle tamamladı:
“Avrupa, CHP’nin demokrasiye ilişkin tutumunda, demokrasiye ilişkin taleplerinde eksiklik veya fazlalık görebilir. Bunun, çok da fazla önemli olduğunu düşünmüyorum. Önemli olan partimizin Türkiye’de demokrasiyi sözde değil evrensel anlamıyla ve tüm işlerliğiyle geliştirmek istemesidir.  Biz CHP’liler ve CHP olarak samimiyetle bunun için mücadele ediyoruz; bunun için CHP’nin tek başına iktidarını talep ediyoruz. Avrupa da, dünya da, ikide bir ders vermeye kalkıştığımız komşularımız da  elbette bu gerçeği görecek, kavrayacaktır.”

ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı