YAVUZ SELİM

YAVUZ SELİM
Bursa'da bir şehzade kırımı
Tarihte "Yavuz" sanıyla anılan Selim I, babasını tahttan indirerek padişah olan ilk Osmanlı Sultanı'dır. Bir yıla yakın süren bir savaşımın ardından İstanbul'a girerek ye¬niçerilerin desteğinde Bayezid H'nin taht¬tan çekilmesini sağlayan Selim I (25 Nisan 1512) döneminin başlangıcında, Osmanlı
saltanat soyunun en büyük şehzade kırımı Bursa'da gerçekleştirildi.
Bayezid H'nin oğullarından Abdullah 1483'te, Mehmet 1504/5'te, Mahmut 1507'de, Şehinşah 1511'de ve Alemşah 1512'de ölmüşlerdi. Bunlardan Mahmut, Abdullah, Mehmet ve Şehinşah, Bursa'da gömülüdürler.
Selim I, şehzade Ahmet'in başkaldırısı üzerine, kardeşi Mahmut'un oğulları olan Musa, Emir ve Orhan'ı, Şehinşah'ın oğul¬ları olan Mehmet ve Mahmut'u; Alemşah'ın oğlu Osmanşah'ı verdiği bir buyrukla Bur¬sa sarayında boğdurttu. Bu şehzadelerin en küçüğü yedi, en büyüğü ise yirmi bir yaşında bulunuyorlardı. Kimi kaynaklar, Selim'in kardeşleri oğullarının öldürülme¬lerini, yan odadan izlediği söylenmektedir. Bir bakıma Bursa, sonradan öldürülerek veya ecelleriyle ölerek bu kentte gömüle¬cek olan şehzadeler de dikkate alınacak olursa, adeta bir "şehzadeler mezarlığı" ko¬numunu kazanacaktır.
Böylelikle Selim I, kendisinden sonra tahta geçerek "Kanuni" sanıyla tüm dün¬yada ün salacak olan Süleyman I.'den baş¬ka şehzade bırakmamaya yönelik politika¬sını uygulamaya koymuş oluyordu.
Şehzade Ahmet ve Korkut olayları
Yavuz Selim'in padişah oluşu sırasında, kardeşlerinden Ahmet Amasya valiliğinde bırakılmış. Korkut da Saruhan (Manisa) va-liliğine gönderilmişti. Ne var ki Selim'in, oğlu Süleyman'la birlikte istanbul'da "biat töreni"nde bulunduğu bir sırada, şehzade Ahmet saltanat savında bulunarak oğlu Ala-attin'e Bursa'yı işgal ettirdi; adına hutbe okutturdu, kentin subaşısını idam ettirerek kendi adına vergi toplamaya başladı. Sul¬tan, bunun üzerine oğlu Süleyman'ı İstan¬bul'da bırakarak 29 Temmuz 1512'de Bur¬sa üzerine yürüdü.
Bursa'da bulunan Alaattin Bey, karşı çıkmanın olanaksızlığını görerek kaçtı. Pa-dişahin ordusu ileri yürüyüşünü sürdü itin¬ce şehzade Ahmet, Amasya'da tutunama-yarak Malatya'ya geçti. Selim, Kasım 1512'de Bursa'ya döndü. Atalarının türbe¬lerini gezerek saygısını gösterdikten son¬ra, yukarıda aktarılan şehzade kırımını ger¬çekleştirdi. 1512/13 kışını Bursa'da geçir¬mek zorunda kalan Selim I gerekli hazır¬lıklarını tamamlayarak askerlerine ulufeler dağıttı.
1513 yılının mart ayında, bir av baha¬nesiyle Bursa'dan ayrılan Padişah, hızla Ma¬nisa'ya yürüyerek kardeşi Korkut'un sara¬yını kuşattı. Korkut, kılık değiştirerek kaç¬mayı başardıysa da, Bergama dolaylarında bir mağarada saklanırken yakalandı. 13 Mart 1913'te Kapıcıbaşı Sinan tarafından boğuldu, cesedi Bursa'ya getirildi ve Or¬han Gazi türbesinde toprağa verildi.
Aynı yılın nisan ayı başlarında ise, şeh-
 
zade Ahmet topladığı güç¬lü bir ordu ile önce Kon¬ya'ya doğru, sonra da Bur¬sa üzerine yürüdü. Selim I, İstanbul'dan yola çıkarılan kapıkulu askerinin yetiş¬mesine kadar, Mirahor Bı¬yıklı Mehmet Ağa'yı bu or¬du karşısında oyalama sa¬vaşı vermekle görevlendir¬di. Ne var ki şehzade Ah¬met, bu öncü gücü dağıttı Yenişehir dolaylarında; an¬cak Bursa üzerine yürüme¬ye cesaret edemedi. Bu sı¬rada kapıkulu askeri de Mudanya iskelesine çıka¬rılmakta idi. İlk savaştan kı¬sa süre sonra yapılan ikin¬ci Yenişehir savaşında, Şeh¬zade Ahmet'in ordusu yenilgiye uğradı. Kendisi kaçamayarak tutsak edildi (24 Ni¬san 1513)- Selim I'le görüşme isteği kabul edilmeyerek, yine Kapıcıbaşı Sinan tarafın¬dan boğuldu ve Bursa'da toprağa verildi.
Yavuz Selim'in kardeşlerini ortadan kal¬dırırken takındığı tutumu oldukça ilginçtir. Örneğin şehzade Korkut'u bizzat kendi buyruğuyla boğdurmuş olmasına karşın; onu Bergama dolaylarındaki bir mağarada tanıyarak yerini bildiren on-on beş dola¬yındaki Türkmeni de "Osmanlı hanedanı¬na karşı işledikleri cinayet"ten dolayı idam ettirmiştir.
Yine kardeş çocuklarının öldürülmele¬ri sırasında, bunların en küçüğü olan yedi yaşındaki şehzade celladın önünde diz çö¬kerek canının bağışlanması için yalvararak, günde bir akça karşılığı padişah amcasına hizmet edeceğini söylemişti. Bu olay Padi-şah'a anlatıldığında, onun divan üyelerinin yanında kendini tutamayarak ağladığı öne sürülmektedir.
Şehzade kırımının
ekonomik-toplumsal gerekçesi
Selim I'in babasının tahtını zorla ele geçirişinde olduğu kadar, ona karşı Şehzade Ahmet'in ayaklanışında da, bozulan Os¬manlı ekonomisinin ve toplumsal düzeninin etkileri olduğu kabul edilir. Fatih'in öl¬düğü 1481 yılından 1512'ye değin uzanan otuz yılı aşkın sürede çok şey değişmiştir. Gaza kapıları yavaş yavaş kapanmaya başlamış; ümera ve öteki devlet görevlilerinin ve toplumun üst kesimlerinin yaşama düzeylerinde bir değişiklik olmamasına kar¬şın, köylünün sıkıntıları alabildiğine aitmiş "çiftbozanlık" olayları yoğunlaşmıştı.
Nitekim Şehzade Ahmet'in çevresinde toplanan kalabalıklar da, büyük çoğunlu¬ğuyla Anadolu'lu "çiftbozanlar'dı. Cem Sultan olayından sonra ortaya çıkan bu en bü¬yük kalkışma, şehzade Ahmet'in saltanat savında bulunmasının neden
kargaşadan çok, ekonomik bunalım dolayısıyla yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kal¬mış işslz-güçsüz yığınlarının yaşam savaşı niteliğini kazanmış bulunuyordu.
Üstelik yaşlı Anadolu toprakları bir türlü baş edilemeyen doğal âfetlerle de sürekli ola¬rak karşılaşıyordu. Özellikle 1494'le 1503 yılları arasında hemen tüm Anadolu'yu büyük bir kıtlıkla birlikte korkunç bir ve¬ba salgını kırıp geçirmişti. Toprağını, işini, gücünü terk etmiş aç insan yığınları, Bursa gibi eski taht merkezi ve varsıl bir kente doğru kolayca yönlendi-rilebiliyorlardı.
Selim I, bu ciddi tehlikeyi ve bu tehlikenin itici gücü olan büyük birikimi çok iyi görmüş olduğu için, çağının koşullarıy¬la uyumlu olarak, olası yeni kalkışma girişimlerini "başsız" bırakmak amacıyla şeh¬zade kırımını acımasızca gerçekleştirmiş olmalıdır


ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı