YILDIRIM BAYEZİT I

YILDIRIM BAYEZİT I

Kosova Savaşı'nda Murat Fin şehit edil¬mesi üzerine, Bayezid I Yıldırım Osmanlı tahtına geçti ve ilk iş olarak bozulan düş¬manı izlemekte olan kardeşi Yakup Bey'i, babasının çağırttığı haberiyle geri getirtip boğdurttu. Şehit Murat Fin ve oğlunun ce¬nazeleri, Bursa'ya birlikte gönderildi. Os-
 
manlı tarihyazarları Yakup Bey'in boğdu-ruluşunu, dönemin ileri gelenlerinin ona¬yı da alınarak, Savcı Bey'in ayaklanma ola¬yı gözönünde bulundurulmak suretiyle zo¬runlu saymaktadırlar. Ne var ki onun öl¬dürülüşünü tarihyazar Aşıkpaşazâde, "O gece askere ıstırap düştü" diyerek anlat¬makta d ir.
Nitekim bu olay üzerine, Murat Fin bir bölüm ümerası ve Osmanlı sınırları dışın¬daki Anadolu beyleri, Bayezit'e karşı olum¬suz bir tutum içine girmekte gecikmediler. Karamanoğulları önderliğinde Germiyano-ğulları, Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Menteşoğulları ve Hamidoğulları araların¬da bir bağlaşma yaparak Osmanlı toprak¬larına akınlar düzenlemeye giriştiler. Kara TatarlaıTn önderi Mürüvvet Bey de, Kırşe¬hir'i ele geçirerek Sivas hükümdarı Kadı Burhanettin'e teslim etti. Bu durum karşı¬sında Bayezit I, önce kendisine karşı tu¬tum içindeki ümera ile anlaşma yolunu bul¬du. Ardından Sırp Kralı ile, yıllık haraç ver¬mesi ve Osmanlı ordusuna asker sağlama¬sı koşuluyla bir anlaşma yaptı, kızkardeşi Maria Despina (Olivera) ile evlendi. Üsküp ve dolaylarını Paşa Yiğit'e, Niğbolu'yu Fi-ruz Bey'e, Serez'i de Evrenos Bey'e ema¬net etti. Üsküp ile Niş arasındaki toprakla¬ra Türk ve Tatar göçmenleri yerleştirildi.
Rumeli'deki kargaşayı böylece önleyip, işleri yoluna koyan Bayezid I, Anadolu'ya geçerek bir yıl gibi kısa bir süre içinde Ger-miyan Beyliği'ni, Aydın Beyliği'ni, Saruhan Beyliği'ni ve Menteşe Beyliği'ni ortadan kal¬dırdı (1390). Ele geçirdiği topraklan Ana¬dolu Beylerbeyliği adı altında birleştirerek Kütahya'yı merkez yaptı ve Kara Timurtaş Paşa'yı beylerbeyliğine atadı.
Ertesi yıl Hamidoğullarından Antalya alındı. Karamanoğulları üzerine gidilerek Konya kuşatıldı. Karamanoğlu Alaattin Bey'in, Osmanlılar'dan alman toprakları ge¬ri vermesi üzerine Çarşamba Suyu ve Köşk Bükü sınır olmak koşuluyla barış yapıldı (1391).
Bu sırada Eflak Voyvodası Mirça'nın, Rumeli topraklarına saldırıya geçtiği habe¬ri geldi. Bunun üzerine Bayezit 1, hemen harekete geçerek Arkuş'ta Eflak ordusunu bozguna uğrattı. Mirça tutsak alınarak Bur¬sa'ya getirildi. Sonradan, her yıl 3-000 du¬ka altını, 30 at ve 20 av kuşu vermek ve Macaristan üzerine yapılacak seferlere or¬dusu ile katılmak koşuluyla serbest bıra¬kıldı. Ancak Mirça bu koşullara uymamış, bunun üzerine akıncı birlikleriyle Eflak yağ-malanmıştır.
İlk İstanbul kuşatması
Bu arada Bizans İmparatoru loannes, İstanbul'un surlarını berkittiği gibi bir de kule yaptırmış; ancak Bayezit'in baskısı kar¬şısında bunları yıkmak zorunda kalmıştı.
îoannes'in ölümü üzerine, yerine Osman¬lıların elinden kaçan Manuel geçti. Osman¬lı Devleti adına, kendisinden barış koşul¬larına uyması istendikten başka, İstanbul'da bir Müslüman mahallesi kurularak buraya bir cami yapılması ve kadı atanması konu¬sundaki istekler ulaştırıldı. Manuel'in bu is¬tekleri kabul etmemesi üzerine, 1391'den 1396'ya değin sürecek olan, Musa Çele-bi'nin Fetret Devri'ndeki kuşatması sayıl¬mazsa, Osmanlı'nın ilk İstanbul kuşatma¬sına (abluka) başlandı. Bu kuşatmaya de¬nizden Gelibolu'daki donanma, karadan da Veziriazam Çandarlı Ali Paşa katılmak¬taydı.
1392 yılında yeniden Anadolu'ya döne¬rek Candaroğulları üzerine yürüyen Baye-zid I, bu beyliğin topraklarını Osmanlı ül¬kesine kattı. Taşanoğulları ve Tacettinoğul-ları, Osmanlı egemenliğini kabul etmek zo-mnda kaldılar. 1393'te Kadı Burhanettin'den Amasya kalesi alındı.
Niğbolu Savaşı
Anadolu'da sürdürülen savaşlar süre¬cinde Macar Kralı Sigsmund, Eflak Kralı ile birleşerek Niğbolu'yu geri aldı, ancak Ba-yezit'in Rumeli'ye geçmesi üzerine geri çe¬kildi ise de, Süleyman Çelebi komutasın¬daki Osmanlı ordusu ilerleyişini sürdüre¬rek 17 Temmuz 1393'te Tırnova'yı ele ge¬çirdi. Bayezit I komutasındaki bir ordu Te-selya'ya, Evrenos Bey Mora'ya, bir başka kol da Arnavutluk'a girdiler. 1395'te Eflak Beyi Mirça, Arkuş'ta bir kez daha bozgu¬na uğratılarak Dobruca ve Silistre ele ge¬çirildi.
Yıldırmı'ın Balkanlar'ı aşarak Orta Av-rupa'ya ve Mora'ya değin yayılan gücü kar-şısında, Batı, yeni bir haçlı seferinin hazır-lıklarına girişti. Macar Kralı Sigsmund'un komutasında Macar, Fransız, Alman, Bel¬çika, Felemenk, İsviçre şövalyeleri ile; İn¬giliz haçlıları, İskoç, Savua, Lombardiya, Rodos ve Ulah birliklerinden oluşan bü¬yük bir Haçlı ordusu, iki ayn koldan Os¬manlı topraklarına girdi. İtalya'da toplanan ilaçlı donanması da, Venedikli Amiral Tom-maso Macanigo komutasında hareket etti.
İki koldan ilerleyen Haçlı ordusu, 1396 Eylül ayında Niğbolu kalesi önünde birleş¬ti. Kale komutanı Doğan Bey (b. bak.), tes¬lim önerilerini kabul etmeyerek direndi. Bayezit de, İstanbul Kuşatması'nı hafiflete¬rek ordusuyla Niğbolu yakınlarına geldi.
25-28 Eylül 1396 günleri yapılan Niğ¬bolu Savaşı'nda Osmanlılar büyük bir za¬fer kazandı. Haçlı ordusunun Avrupalı soy¬lularından önemli bir bölümü bu savaşta ya canlarını kaybetti, ya da tutsak düştü; tutsaklar Bursa'ya getirildiler.
Güzelcehisar'm (Anadolu Hisarı) yapılması
Bu savaş sonrasında Bayezit, Bizans İm-paratoru Manuel'den İstanbul'un kendisi-
 
ne teslim edilmesini yeniden istedi, kabul edilmemesi üzerine de kenti kuşattı. Ku-şatmanın etkisini artırmak amacıyla, 1397'de Güzelcehisar (Anadolu Hisarı) yap¬tırıldı.
Ancak doğudan büyük bir tehlike, önü¬ne çıkan bütün ülkeleri çiğneyerek yaklaş-maktaydı: Timur tehlikesi.
Öte yandan Karamanoğulları da bir kez daha barış koşullarını çiğneyerek Osman¬lı topraklarına saldırmışlardı. Bu dunun kar-şısında Yıldırım, 1399 koşullarını kabul et-tirerek İstanbul Kuşatması'nı kaldırdı ve Anadolu'ya geçti. 1397 sonbaharında Kon¬ya önlerinde Karamanoğulları bozguna uğ¬ratılarak Alaattin Bey tutsak edildi; başı ke¬silerek bir mızrak ucuna takıldı ve Konya sokaklarında dolaştırıldı. Oğulları Mehmet ve Ali beyler, Bursa'da hapsedildiler. 1399'dan itibaren artık Sivas, Tokat, Kay¬seri, Aksaray, Malatya, Kâhta, Divriği ve Darende Osmanlı topraklarına katılmış bu¬lunuyordu.
Böylelikle Tuna'dan Fırat'a değin uzanan ve iki anakara üzerinde yayılan geniş bir im-paratorluk kurulmuş; 1324 veya 26'da yaşa¬ma gözlerini yuman Osman Gazi'nin düşü, hemen hemen gerçekleşmiş oluyordu.
Timur'la savaş
Ne var ki doğudan gelen barbar kasır¬gası, önüne çıkan her şeyi yakıp yıkarak Anadolu'ya gimıişti. Daha henüz birliği sağ¬lanmış Anadolu'nun eski egemenleri, kişi¬sel veya kısır gmp çıkarları uğruna bu bar¬bar kasırgasının yanında ve hatta içinde yerlerini almaktaydılar.
Kısa ömürlü, tipik bir "aşiret devleti"nin kumcusu ve egemeni olan Timur, Doğu Anadolu kentlerini yakıp yıkarak, yağma¬layarak Ankara'ya değin ilerledi. Osmanlı ve Timur orduları, 28 Temmuz 1402'de Çu¬buk Ovası'nda karşılaştılar. Savaşı Timur kazandı ve Yıldırım Bayezit tutsak düştü {Bak. ANKAIİA SAVAŞI). Anadolu göçebe ordusunun çizmeleri altında çiğnendi. Meh¬met Çelebi'nin babasını kaçırma girişimi¬nin ardından, tarihin en büyük Haçlı ordu¬larından birini bozguna uğratmış, Rume-li'nin Türk-İslam dokusunu örmeye çaba¬lamış Osmanlı Sultanı Bayezid I Yıldırım, bir söylentiye göre kurtuluş umudunun kal¬madığını görerek 8/9 Mart 1403 gecesi yü¬züğünün altında taşıdığı zehri içmek sure¬tiyle intihar etti.
Ancak Osmanlı ve Bizans tarihyazarla-rından büyük bölümü Bayezit'in eceliyle öldüğünü kaydetmektedirler. Cesedi, geçi¬ci olarak Akşehir'de, Selçuklu dönemi ulu¬larından Şeyh Muhammet Hayranı türbesi¬ne defnedildi. Daha sonra Timur tarafın¬dan serbest bırakılan Musa Çelebi, 1404 yı¬lında babasının cesedini getirerek bugün bulunduğu yerde yaptırdığı türbesinde top¬rağa verdi.

 
Yıldırım döneminde
baymdıriık ve sanat
Osmanlı tarihyazarlarının -Ankara Sa-vaşı'nda yenilerek tutsak düşmesi nedeniy¬le olacak-, genellikle Bayezit I Yıldırım'ı iç¬kiye ve sefalıata eğilimli göstererek suçla¬malarına karşın, o, yaşamının büyük bir bölümünü Anadolu'nun birliğini sağlama¬ya ve Rumeli'nin Osmanlılaştınlmasma ada¬mış bir hükümdardı. Bu arada kazandığı savaşlardan, özellikle Niğbolu Savaşı'ndan elde ettiği ganimetlerle başta Bursa olmak üzere, ülkesini bayındır hale getirmek için de çaba harcamaktan geri durmamıştı. Onun döneminde, Bursa ve çevresinde yaptırılan veya tamamlanan bayındırlık eserlerinden bazıları şunlardır:
Butsa'da: Ulucami (1399), Yıldırım Ca¬misi (1390), İmareti, Dârüşşifa'sı, Medrese¬si; Bedesten, annesi Gülçiçek Hatun adına medrese ve imaret. Ebu lshak Camisi, Ali Paşa Camisi, Demiıtaş Camisi (1389), Do-ğan Bey Mescidi, Eıtuğrul Camisi (1392/93), Hoca Tayyip Camisi, İzzettin Camisi, Mol¬la Fenârî Camisi, köprüler ve zaviyeler.
Uluabat'ta: Issız Han adıyla anılan öz¬gün kervansaray.
İznik'te: Yakup Çelebi Zaviyesi.
Baymdıriık etkinliklerinin yanı sıra, Yıl¬dırım dönemi bilim ve sanat açısından da gelişmelerin sağlandığı bir süreç olmuştur. Ünlü bilgin Molla Fenârî -sonradan Murat II döneminde ilk şeyhülislâm olan Mehmet Şemsettin- '"Kadı ül-kuzat" sanıyla Bursa kadılığına getirilmiştir. Onun cemaatle na¬maz kılmayı terk etmiş olması nedeniyle Yıldırım'ın tanıklığını kabul etmediği, Hün-kâr'ııı da kadının bu kararına boyun eğdi¬ği kuşaklar boyunca anlatılmaktadır. Yine ünlü bilim ve din adamlarından Emir Bu-hârî'yi (Emir Sultan) de korumuş, onun ça-lışmalarına yardımcı olmuş; kızı Hundi Ha-tun'la evlendirmiştir. Mevlit yazarı Süley¬man Çelebi de, Bayezit döneminde yetiş¬miş ünlü bir ozandır. 1409 yılında yazdığı Mevlit, duru anlatımı ve içtenliğiyle benim¬senmiş ve tüm öteki mevlitlerin unutulma¬sına neden olmuştur.
Anadolu beyliklerini ele geçirdikçe, bunlardaki vakıf kurumlarını vakfiyeleri ile birlikte tanıyan Bayezit, böylelikle Anado¬lu'daki düşünce akımlarının, bilim ve din çalışmalarının sarsıntıya uğramadan sürme¬sini sağlamıştır.
Bursa'da Timur istilası
Ankara Savaşı'nın yitirilmesi üzerine, Anadolu için, karanlık ve acılarla dolu bir dönem başlamıştır. Bayezit'ten büyük ölçüde çekinmekle olan Bizans tarihyazarla-rı bile, bu yenilgiden sonra Anadolu'nun yağmalanması karşısında üzüntülerini giz-leyememişlerdir.
Ankara Savaşı'ndan ilk kez çekilen şehzade Süleyman Çelebi, doğruca Bursa'ya
 
kaçarak babasının hazinesini ve kız kardeşi Fatma Hatun ile küçük kardeşi Kasım Çelebi'yi istila ordusunun saldırganlığından kurtarmaya çalıştı. Ne var ki Timur, toru-nu Mehmet Sultan komutasında Fbubekir Mirza, Emir Cihanşah, Emir Şeyh Nureddin ve Emir Süyüncük birliklerinden oluşan otuz bin kişilik bir atlı orduyu, Süleyman Çelebi'nin ardı sıra harekete geçirdi; bu¬nun üzerine Süleyman Çelebi kız kardeşiyle Kasım Çelebi'yi yanına alıp kaçmak zorunda kaldı.
Timur ordusunun gelişi ve Bursa hisa¬rını kuşatması, tam bir yıkım ve felakete yol açtı. Halkın büyük çoğunluğu Uludağ'a çekildi, bir bölümü de Marmara kıyılarına doğru kaçmaya başladı. Ancak bunlardan kimileri yakalanarak tutsak edildi, malları mülkleri yağmalandı.
Şeyh Muhammed Cezerî, Seyyit Şem¬settin Muhammet Buhârî ve Şemsettin Muhammet Fenârî gibi ünlü bilim ve sanat adamları da tutsak edilenler arasında bu-lunuyordu. Timur'un emiri Şeyh Nurettin, sonradan bunları serbest bırakacaktır. Ancak Bursa'yı yağmalatacak ve ateşe verecektir. Bursa çoğunlukla ahşap yapılardan kumlu olduğu için kısa sürede yanıp kül olacaktır.
Bu arada Süleyman Çelebi'nin kaçırmayı başaramadığı Osmanlı hazinesi ele ge¬çirildi. Bu hazinenin sayımı, Timur'un veziri Şerafeddin Ali Samnânî ve müstevlisi Seyfeddin Tunî tarafından yapılarak götürüldü.
Timur'un düşmanı olduğu Bağdat Sultanı Ahmet Celâyirî'nin şehzade Mustafa'ya nişanlamış bulunduğu kızı Bursa'da, Yılı¬rım'ın eşi Olivera ile iki kızı saklandıkları Yenişehir'de yakalanarak Kütahya'ya getirildiler. Bu arada Bey Sarayı'nın sazende ve hanendeleri de toplanarak Kütahya'da bulunan Timur'a götürüldüler.
Bu arada emirlerden Ebubekir Mirza, iznik üzerine yürüdü, burada düzenlenme-ye çalışılan Osmanlı ordusunun artıklarını dağıttı, kenti işgal ederek yağmaladı ve yıkıma uğrattı. Bir başka kol da Emir Süyüncük komutasında, Marmara kıyısındaki kent ve kasabaları yağmaladı.
Timur ordusunun Bursa'yı istilası sıra¬sında, daha önce tutsak edilerek buraya getirilmiş bulunan Karamanoğlu Mehmet ve Ali beyler kurtarılarak Kütahya'ya götü¬rüldüler. Timur, bunlardan Mehmet Bey'i Karamanoğlu Beyliği'nin başına geçirdi.
Olaylardan bir yüzyıl sonra yaşamış Bursalı ünlü tarihyazar Mehmet Neşrî, bel¬denin uğradığı yıkım ve felâketi şöyle an¬latacaktır:
"Andan soma Timur-i gaddar, Rum'da çok dürlü zulümlar idüp, ol kışı Aydın İli'nde kışladı. Ve çeıisi Rum Vilâyetini yağ¬ma idüp, yakub, yıkub Müslümanların eh-

Un, ayalin eklen geçürüb, ey nice atalar oğ-lını yavı kılub, ve nice analar kızından ayrı düşüb, âlem gayet kıtluk olub, taş taşı yiyüb çoklık halk açlıktan helak olmuş-dı. Andan Tiımır-leng oğlını Bursa'ya gön-deıi'ıb, 'Var, Bayezid Han'ım anda olan hazinesini getür' dedi. Oğlı dahi gelüb, Bur¬sa şehrini talan idüb, yakııb yıkub, sarayda olan hazineyi aldı. Bu dahi zalim ve bî-dindi. Hatta Camii Kebür'ün (Ulucami) içi¬ne âdemler konub, a hur idüb tavile ile at¬lar bağlayub, odlar yakııb, yimek bişüıiirlerdi. Ol vakit ehl-i İslâm'ın üzerine bir hal geldi kim, haftanın günlerini unutub, Cu-ma'yı yavı kıldular. Sonra Müslümanlara refahiyet olacak Cum'ayı gayrı yirden ge-türdiler. Ve bi'lcümle ol zalimim leşkeri ayağı basduğı yirler haraba vardı."
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarına ilişkin bilgilerimizin eksik, yetersiz ve dağınık olmasının başta gelen nedeni Timur'un Bursa istilası olmalıdır. Bu istilada Bey Sarayı'nın talan edilmesi, kentin ateşe verilmesi ve bir olasılıkla da Osmanlı devet arşivinin yangınlarda yanması sonucu, belki de var olan tüm belgeler ve kaynaklar yok olup gitmiştir.


ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPAN FİRMALAR

BGC üyelerine indirim yapan sağlık ve eğitim kurumları ile yapılan sözleşmeler yenilendi. devamı

BGC ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU...

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak organize edilen “BGC Başarı Ödülleri Yarışması”... devamı

BİK GENEL MÜDÜRÜ DURAN: “BASINIMIZA KATKI İÇİN VARIZ”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, BGC Başkanı Nuri Kolaylı’yı Basın Kültür Sarayı’ndak... devamı

BGC ÖDÜL SÜRECİ BAŞLADI

Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl geleneksel olarak organize edilen Gazetecilik Başarı Ödülleri Y... devamı

Marmara Bayram’ın konusu “Bursa turizmi”

Marmara Bayram Gazetesi’nde ana konu olarak “Bursa turizmi ve Bursa’nın bilinmeyen yöreleri” ele alınaca... devamı