ETKİLİ İLETİŞİM TEKNİKLERİ
İletiler, iletişime dönüşmedikçe hiçbir anlam ifade etmezler.
Etkili
İletişim kavramının ortaya çıkışı 1946 yıllarına, II. Dünya Savaşı
sonrasına rastlamaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında
“propaganda” için iletişim araçlarının kullanılması ‘etkili iletişim’
kavramının ortaya çıkışını sağlayan etmenlerden biridir. Çevremizle
doğru ve sağlıklı ilişkiler kurup, geliştirmek, olumlu izlenimler
oluşturmak, karşılıklı etkileşimin ortak çıkarlara dayalı olarak
sürdürülmesi, örgütsel verimliliğin artması vb. büyük ölçüde etkili
iletişim tekniklerini bilme ve uygulamaya bağlıdır. Günümüzde her
alanda yaşanan hızlı değişimler, ekonomik, toplumsal-kültürel değişim
ve dönüşüm kıran kırana rekabet süreçleri ile paralel bir yol
izlemektedir. Dolayısıyla bu kıran kırana rekabet ortamında iletişim
kuramama (iletişimsizlik) önemli bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ve/veya daha etkili olmak, sağlıklı iletişim ortamları
oluşturabilmek için daha güçlü donanıma gereksinim artmaktadır.
İletiler,
iletişime dönüşmedikçe hiçbir anlam ifade etmezler. Anlamak –
anlaşılmak-uzlaşmak, birlikte ve beraber hareket edebilmek hep etkili
iletişim kurma kavramının şifresinde gizlidir. Etkili iletişim kurma
yeteneği günümüzde hem bireysel yaşamımızda ve hem de iş yaşamımızda en
önemli becerilerden biridir. Etkili iletişim aynı zamanda yaşantımızın
tüm alanlarında başarının anahtarıdır. Daha iyi iletişim kurmak; kişi
içi ve kişiler arası iletişim kurallarının uygulanması ile olasıdır.
Kişi önce kendini değerlendirmeli, güçlü ve güçsüz olduğu yönlerini
tespit etmelidir. Böylece zayıf yanların geliştirilmesi mümkün olacak
ve iletişim alanlarında nasıl daha başarılı olunacağı ortaya çıkacak ve
engeller ortadan kalkacaktır. Etkili iletişim pratikleri sözlü veya
sözsüz mesajlarınızı etkin biçimde karşınızdakilere iletmenize ve
karşınızdaki insanların da mesajlarını etkili olarak size iletmeleri
anlamına gelecektir.
İletişim, yaşamımızın merkezinde yer alan ve
onsuz olunamayan bir olgudur. İletişim sözünün konumuz bağlamında ilk
çağrışımı, insanlar arasında duygu, düşünce ve bilgilerin her türlü
yolla başkalarına bildirimidir. İletişim, sistemler arasında gidip
gelen mesajların karşılıklı anlamlandırılma sürecidir. İnsanlar
arasında en yalın iletişim sürecini ileti- iletiyi oluşturan kaynak ve
iletinin alıcısı olarak sıralayabiliriz. İleti bir göstergeler ve
kodlar bütünüdür. Gösterge; kendisi o şey (nesne) olmadığı halde o
şeymiş gibi algılanmasını yol açan, o şeye gönderme yapan yapılardır.
Kod ise içinde göstergelerin düzenlendiği ve bunların birbiri ile nasıl
ilişkilendirileceğini belirleyen sistemlerdir. Anlam ileti içinde
gösterge ve kodlardadır. Kaynak, hangi iletinin gönderileceğine, hangi
kanalın kullanılacağına karar verendir. Seçilen ileti aktarıcı
tarafından, kanal aracılığı ile alıcıya gönderilen bir sinyale
dönüştürülür. Örneğin telefon için kanal kablodur, kablo içindeki
elektrik akımıdır. Aktarıcı ve alıcı telefon ahizeleridir. Bir sohbette
ağız aktarıcıdır, ses hava kanalı aracılığıyla aktarılan ses
dalgalarıdır ve kulak alıcıdır.
Biriyle iletişime geçtiğimizde
iletinin ne ifade ettiğini yaklaşık olarak anlayabilmek, iletişimin
gerçekleştiğinin göstergesidir. İletinin anlamlandırılmasını olanaklı
kılan ilişki dizisinin çözümlenmesidir. İlişkilerde iletiler bilgi
ve/veya duygu kaynaklı mesajlardan oluşur. Bilgi beyin, duygu kalp
dayanaklıdır. İletişimde mesaj bunların birine ya da her ikisine
dayandırılabilir. Mesaj aynı zamanda beyin ve kalp tarafından
algılanır, çözümlenir.
İletişimde yazılı ve sözel dilin yanı sıra
bedensel gönderi dizilerinin doğru anlamlandırılması toplumsal yaşamı
başarılı kılar. Bu bağlamda etkili iletişim teknikleri, insanın
kendisini yönlendirmek ve değişen gereksinimlerini karşılamak için
çevreden gelen uyarıları anlamlandırmak, tepkilerini, düşüncelerini ve
davranışlarını belirlemede yol göstericidir.
Kişiler arası ilişkiler
davranış bilimlerinin verileri ile sağlanır ve açıklanır. Kişinin
olaylar karşısındaki tepkileri beden dili aracılığıyla okunup
yorumlanarak ve bu veriler ışığında iletişim araçları seçilerek
iletişimde etkili ve ikna edici olabilmektedir. Etkili iletişim
kurmadığınızda iş veya özel hayatınızda neler olur ? Başarılı olmanın
ne kadar güç olduğunu görebilirsiniz.
İletişimin önemini anlamak
için okulda, evde, çalıştığınız iş yerinde yaptığınız ve bir ölçüde
iletişim içeren işlerinizin listesini yapın (mektup yazmak, telefon
etmek vb.). Öğüt vererek arkadaşlarınızın sorunlarını aşmalarına
yardımcı olduğunuz anı ve sorun çözüldüğünde duyduğunuz tatmini
düşünün. Veya iyi iletişim kurmakla tanınan insanları düşünün ve
kendinize “Ben de böyle yapıyor muyum?”diye sorun. Böylece etkili
iletişimde bulunup bulunulmadığınızı fark edebilir ve etkili iletişim
kurma becerilerinizin düzeyini belirleyebilirsiniz. Peki daha iyi
iletişim kurmanın yararları nedir? İnsanları bir arada tutan
iletişimdir. İletişim, futbol oynamaktan bir toplantıya başkanlık
etmeye kadar bir şeyler yaptığınız sırada izlediğiniz aşamaları
birbirine bağlar. Bir toplumda değişik kültürler bir arada bulunur ve
farklı eğitim ve anlayışlara sahip bireylerin bir araya geldiği
ortamlardır. Bu değişiklikler iletişimde yeni bir bakışa adapte olmayı
ve anlamayı gerektirir. Etkili iletişimde göndericinin yolladığı mesaja
alıcı kişi geri iletişim yolu ile tepki gösterir. İletişim sürecinde
geri bildirim sağlanmıyorsa iletişim tek yönlüdür. Birbirimizi
anlamadığımız anlamına gelir. Bakmış ama görmemiş, duymuş fakat
dinlememiş veya sadece konuşmuşuzdur. İlişkide sözel ve sözsüz
davranışlarımız bir başkası için uyarıcı olabilir. Her birimiz diğer
kişilerin bize karşı davranış şeklinden en az % 50 sorumluyuz.
Sözleriniz ve beden diliniz birçok mesaj içerir ve size davranış
şeklinden hoşlanmıyorsanız, bu sizin davranışlarınızla onlara izin
vermenizden kaynaklanmaktadır.
SÖZLÜ İLETİŞİM
İnsan
iletişiminin temeli dildir yani konuşmadır. Sözlü iletişimde kişiler
ürettikleri bilgileri birbirlerine söz/konuşma veya yazılı metin ile
bir mesaj ileterek anlamlandırırlar
Sözlü iletişim “dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır.
İnsanların karşılıklı konuşmalarını ve yazışmalarını dil ile iletişim kabul edebiliriz.
Dil
ötesi iletişim sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı,
şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri
özelliklerden oluşur.
Dil ile iletişimde kişilerin “ne
söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir.
Dolayısıyla ister konuşma, ister yazılı dil olsun her ikisi içinde
önemli veya önemsiz olması fark etmez mesajın hazırlanması,
kurgulanması en önemli ilkelerden biridir. İlk soru “Mesajı kim alıyor?
Sizi nasıl algılıyorlar? Neden oradalar?” olmalıdır. Sizi neden
istediklerini, ne bildiklerini bilmeniz mesajınızın kolay anlaşılmasını
sağlayacaktır.
Bu sorulara verilecek yanıtlar dinleyici kitlenizin
vereceğiniz bu bilgiyi alabilecek kapasitede olup olamadığını,
söyleyeceğiniz kavramları anlayıp anlamayacağını önceden bilmenizi
sağlayacaktır. Böylece sizinle aynı seviyede değillerse size mesajınızı
onların düzeyine indirme fırsatı tanıyacaktır. Ayrıca size olan bağları
nedir? Üstünüz, astınız, tanımadığınız kişiler mi? Sizin tarafınızdalar
mı, yoksa onları ikna etmeniz mi gerekecek? sorularını da mutlaka
yanıtlamalısınız. Aksi takdirde iletişim kazası meydana gelecek,
anlaşılmayacaksınız. Bir diğer önemli nokta alıcılarınızın sayısıdır.
Birkaç kişimi yoksa daha fazlamı? Çünkü sayı yükseldikçe iletişim
kişiliksizleşir. Onları kendi tarafınıza çekmek, ikna etmek zorlaşır ve
önem kazanır.
Yine mesajınızın resmi veya gayrı resmi olma durumu
mesajınızın kurgulanmasında stratejik öneme sahiptir. Bazı mesajların
çok resmi olması gerekebilir. Her iki şekilde de mesajınız-metniniz
‘ne, neden, ne zaman, nasıl, nerede ve kim’ sorularına cevap veriyorsa
iletişim açısından hiçbir kuşkuya yer vermeyecek düzeydedir.
Mesaj
kurgulandıktan sonra mesajın iletimi, hangi kanal ile gönderileceği
taktik kararın alınması gerekir. Bu noktada mesajınızın doğru
iletilmesi son derece önemlidir. Mesaj yazılı veya sözlü iletilebilir.
Yazılı veya sözlü olarak mesaj iletmek sanıldığı kadar kolay değildir.
En basit mesajda bile bir sürü etken devreye girer ve sorun yaşanır. Bu
nedenle hangi ileti yolu seçilirse seçilsin mutlaka, tüm fırsatları
kullanılarak bunun provası yapılmalıdır. Mesajınız yazılı ise yazılı
metni bir başkasına okutmak ve sesli olarak tekrar tekrar okumak en
etkili prova tekniğidir. Mesajınızın önemi arttıkça prova ve kontrol
etmek için ayırdığınız zaman da uzamalıdır. Yüz yüze iletişim kanalını
seçtiyseniz ilave olarak dil ötesi olarak adlandırdığımız ses tonunuz,
sesinizin hızı ve şiddeti, entonasyonda meydana gelen bozukluklar ve
beden diliniz de devreye girer. Aktarılan bilgiye/mesaja duygu faktörü
de katkıda bulunur. Beden anı yaşar ve söylediklerinizin aksi iletiler
gönderebilir. Yüz yüze iletişimde prova özellikle sizden kaynaklanacak
yanlış anlamaları, beden dilinin göndereceği olumsuz iletileri
engellemede hayati rol oynayacaktır.
BEDEN DİLİ KULLANIMI
İletişimde
algılarımızın % 87’si göz, %9’u işitme (kulak), %4’ü diğer organlar ile
olur. Bir insanın normal bakış süresi yaklaşık bir saniye ve normal bir
konuşmada yüze bakma süresi konuşmanın % 40 ile % 60’ı arasındadır.
Dinlerken bu oran % 80’lere kadar çıkabilmektedir. O halde beden
dilinin iletişimde ne kadar etkili olduğu verili değerlerden
çıkarılabilir. Prof. Dr. Albert Mehriban’ın 1960 yılında yaptığı bir
araştırmanın sonucu da bu önermeyi destekliyor. Günümüzde de pek fazla
değişmeyen bu değerlendirme sonucu şöyle:
Söz : % 7
Ses tonu: % 38
Beden Dili: % 55
Bu
verilere dayanarak söylenenden çok jestlerimiz ve mimiklerimizin
kısacası beden işaretlerimizin iletişimde önemli işlevi olduğunu
söyleyebiliriz. Beden dili kültürden kültüre, kişiden kişiye değişiklik
gösterir. Cinsiyet, yaş, ırk vb. farklılıklar beden dili anlamlarını
değiştirir. Bu farkların bilinmesi iletişim kurduğumuz insanları
tanımamızı ve kendimizi ifade etmemizi sağlar. Karşımızdaki insanı
anlamamızı kolaylaştırır, yanlış anlama veya anlaşılmaları önler.
Bireyler arası ilişkide bireylerin “N” ve “S” kutupları birbirini
çeker. Yüz yüze iletişim burada doğar. Bir kişinin ikna edilebilmesi
için vücuttaki bioenerji kullanılmalıdır.
Karşımızdaki insanla
iletişim kurarken, bir mesaj iletirken genellikle 3 kanal kullanırız.
Bunlar göz, ses ve bedenimizdir(eller, ayaklar, bacaklar vb.) Bir
kişinin iknasında beden dilinin en iyi şekilde kullanılması ve bireyler
arası ilişkide vücut teması ikna için önemlidir.
Göz: Gözlerimiz
kontrol edilemeyen tek organdır. Etkili iletişim kurmada en önemli
aracılardan biridir. Bir insanın sadece gözüne bakarak gerçekte nasıl
bir duygu içinde olduğunu anlayabilirsiniz. Korku, heyecan, sevinç,
öfke, merak vb. duyguları yalnızca gözlere bakarak anlayabiliriz.
Hoşlanınca göz bebeğimiz büyür, heyecanlanınca küçülür. Emniyet
görevlileri gözün bu refleksinden hareketle suçluları tespit ettiğini
hepiniz bilirsiniz. Yalan söyleyen birinin göz bebeklerinin büyüdüğünü
deneyimlemişsinizdir. Karşınızdakini önemsiyorsanız göz temasını
koruruz. Bakışlarımızı başka yöne çevirmek kişiyi ve söylenenleri
önemsemediğiniz anlamına gelecektir. Bakışma süresi karşınızdaki
insanla olan ilişkinin boyutunu da gösterir. “Gözler kalbin aynasıdır”
atasözü iletişimde gözün önemini açık biçimde ortaya koyuyor. Görsel
bir şeyi hatırlamaya çalışırken göz bebekleri sol üst tarafa doğru
kayar.
Baş: Baş vücudun çatısı ve kontrol merkezidir. Tüm
davranışlarımızın ve yaşamsal fonksiyonlarımızın merkezi beyindir.
Beynimiz sağ ve sol olarak iki bölümden oluşur. Sağ bölüm hayal gücü,
sezgi ve vizyon merkezidir ve görsel ifadelere daha hızlı tepki verir.
Sol beyin ise mantıksal düşünce merkezidir bu nedenle kelimelere ve
dile daha hızlı karşılık veriyor. Bu özellikleri ile beden dili
iletişiminde gözden sonra gelen önemli mesaj araçlarından bir diğeri
baştır.
İletişimde en temel onay veya reddetme hareketini başımızla
yaparız. Onaylama başın öne doğru aşağı sallanması şeklinde, reddetme
tam aksi yönde başın kaldırılması ile ifade edilir. Bazı kültürlerde
ise sağa-sola doğru sallamak hayır anlamına gelmektedir. Yeni doğmuş
bir bebeğin reddetme şekli ise uzatılan kaşıktan ters yöne başını
çevirmesi şeklindedir. Dolayısı ile davranışların sonradan
öğrenildiğini söyleyebiliriz. Başın duruşu, konumu bilgi kaynağıdır .
Baş
konuşulan kişiye dönükse ilgiyle dinleme anlamı taşırken aksi yönde
olması aynı fikirde olmama, anlaşmazlık ifadesi verir. Aşağı doğru eğik
olan baş uysallık, kabullenme, üzgün olma durumu; yukarı doğru kalkık
olan baş ise üstünlük, bilmişlik, küçümseme anlamına gelmektedir.
Bakışlar ve başınızın konumuyla iletişimin nasıl ve ne kadar süreceğini
belirleyebilirsiniz, karşınızdaki insanın sözünü kesmeden ona katılıp
katılmadığınızı anlatabilirsiniz.
Eller: Ellerin iletişimde oldukça
önemli bir yeri vardır. Düşünceler, söylenenler hakkında ipuçları
verir. Konuşmanın yönünü belirler. Eller düşüncenin en güçlü
destekleyicileridir. Sevgi ve saygımızı ellerimizle gösteririz. Saygı
duyulan kişilerin eli öpülür, küçüklerin başı okşanır, sevdiğimizin
yanağına dokunarak ifade ederiz sevgimizi.
Tanışmanın ilk hareketi
tokalaşmak, el sıkmaktır. El sıkarken elin duruşu birçok anlama gelir.
Tokalaşırken iki el yan yana eşit duruyorsa aynı konumda olunduğu
mesajını verir. El öptürme pozisyonundaki biçimde el sıkışılıyorsa yani
bir el açık şekilde üstte duruyorsa üstte olan elin sahibi daha üst
konumdadır, yöneticidir. Otorite üsteki elin sahibindedir. Baş parmak
çenenin altında işaret parmağı burun deliklerini tıkar şekilde ise
eleştirel bir yaklaşımdadır. Vücudun önünde kenetli, birleştirilmişse
ki buna bizim toplumumuzda “el pençe” diyoruz saygı ve alt konumda bir
kişi işareti verir. Tam tersi eller vücudun arkasında birleştirilmişse
özgüveni ve meydan okumayı ifade eder.
Avucun yukarı doğru açık ve
öne doğru uzamış duruşu dilemek. İstemek fiillerini ifade eder. Çoğu
kez dilenci duruşu olarak da adlandırılır. A. Şerif İzgören bu duruşu
“muhtar emmi duruşu” ismini veriyor.
İşaret parmağı açık diğer
parmakların kapalı olduğu el duruşu tehdit, uyarı içeriklidir. Bir
noktaya doğru uzatılmış ise yön gösterme işaret etme anlamına gelir.
Kollar;
göğüs hizasında vücudu sarar biçimde kapalılık, savunma ifade eder. Bir
kolun aşağı doğru inmiş hali ise yarı kapalılık, savunmada kararsızlık
anlamına gelir.
İletişim esnasında omuzlar kendinden emin dik ve
konuşulan kişiye dönük olmalıdır. Aksi yöndeki gövdenin duruşu
‘söylediğini dinlemiyorum, benim için bir önemin yok, seninle ve
söylediklerinle ilgilenmiyorum’ iletisini gönderir. Bir toplantıda ki
konuşma gruplarına bakarak yakınlık derecesini, ilişki düzeyini
(ast-üst) anlayabilirsiniz.
Bacaklar: Bacaklar bir diğer beden dili
iletişim aracı olarak etkili iletişim kurmanızda size yardım edebilir.
Yukarıda ellerin konumunda aktardığımız kapalılık durumu bacaklardan da
anlaşılabilir. Eğer karşınızdaki kişi bacak bacak üstüne atmış
oturuyorsa bilin ki savunma ve kapanma duygusunun göstergesidir. Kişi
kabuğuna çekilmiştir. Dikkat edin bir fikir açıklayacağı zaman hemen
bacaklar açılır, yan yana duruş şeklini alır. Bacakları açarak oturmak
erkeksi ileti gönderir. Genç kızların bacaklarını açarak oturmaları
kültürümüzde bu nedenle onaylanmaz. Aynı şekilde erkeklerinde
bacaklarını birleştirmesi dişillere özgü olması nedeniyle farklı
anlamlandırılır.
Bacak bacak üstüne atışta ayağın yönü ilgilenilen
kişiye dönüktür. Birkaç kişinin bir arada oturduğu ortamlarda ayağın
yönüne bakarak kimin kimden yana onay davranışında olduğunu ve/veya
reddettiğini anlayabilirsiniz. Karşılıklı otururken ayak ayak üstüne
atmak, kavgaya hazırım demektir.
Ses: Ses; iletişimde gönderdiğimiz
mesajların % 7’sini oluşturur ve sanılandan çok daha önemlidir.
Gözlerde olduğu gibi ses de yalan söylendiğini hemen belli eder. Bir
insan doğruyu söylerken sesi kontrol eden kaslar rahattır. Oysa yalan
söylenirken yaşanan bilinç dışı zorlanma bir gerilim yaratır ve
kasların doğal düzeni değişir. Dolayısıyla ses titrer, kısılır, kontrol
edilemez. Ses kendinden emin, güvenli bir tonlamayla çıkmalıdır.
Telaffuz bozuklukları, kekeleme söylenenin doğru anlaşılması için
olmazsa olmazlardandır. Nasıl söyleyeceğinizi çalışarak geliştirebilir,
ses kaslarınızı güçlendirerek kontrol etmeyi öğrenebilirsiniz.
Dinleme:İletişim
sürecimde mesajın doğru anlaşılmasında dinleme son derece
önemlidir.Dinlerken göz temasını koruma, not alma ve yansıtma
davranışları önemli stratejilerdendir. İyi bir dinleyici, dinlemeye
hazır şekilde bekler, göz temasını korur. Karşındakine hafifçe
yaklaşır. Bu seni dinlemeye hazırım anlamında beden dili işaretidir.
Karşınızdaki kişinin ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağınızı
bilmesine izin verin. Sizinle konuşmak istediğinde yaptığınız işi
mesela gazetenizi bırakın, televizyonu kapatın ve dinlemeye hazır olun.
Karşınızdaki size önemli bir şey anlatmaya çalışırken telefon konuşması
yapmaktan kaçının. Karşınızdaki dikkatli ve nazik bir şekilde dinleyin.
Konuşurken sözünü kesmeyin. Karşınızdaki konuşurken vereceğiniz cevabı
hazırlamakla meşgul olmayın. Karşınızdaki konuşmasını bitirip sizden
cevap isteyene kadar, düşüncenizi söylemeyi erteleyin. Başkalarının
yanında karşınızdaki kişiyi eleştirmeniz yada uyarmanız, size
gücenmesine ve kızgınlık duygularına neden olabilir ve size olan güven
duygusunu zedeleyebilir.
Konuşurken fiziksel olarak onunla aynı
seviyede olmaya dikkat edin, tepesinden bakmak yerine eğilin ve göz
hizasında iken onunla konuşun. Eğer, kızgınsanız, karşınızdaki kişiyle
konuşmak için sakinleşmeyi bekleyin. Aksi halde objektif
olamayabilirsiniz. Yaptıklarıyla yada yapmadıklarıyla onu yargılamayın.
Onu olduğu gibi kabul ettiğinizi gösterin. Karşınızdaki kişinin sizinle
iletişim kurma çabasını destekleyerek açık iletişimin sürdürülmesine
yardımcı olun. Etkin dinleme savunmayı azaltan, öz güveni zedelemeyen
bir iletişim tekniğidir. Duygusal olarak gerilimi azaltır.
Etkin
dinleyici olmak; karşıdakinin duygularını anlayabilmek,
tanımlayabilmek, onlara zamanında yanıt verebilmek ve onları kendi
sözcükleriyle tekrarlayarak konuşanın onayını almaktır. Duyguların
yansıtılması kişinin duygularının açıklığa kavuşturulmasına,
belirginleştirilmesine yardımcı olur. Etkili dinleyici olmak için;
dikkati vermek, önyargısız olmak, konuşmaktan çok dinlemek, ilgi ve
sabır ile dinlemek, anlamak için dinlemek gerekir.
İkili ilişkide
karşı karşıya konuşulurken ışık ikna olması istenen kişinin yüzüne
vurmalıdır. Amaç karşındakinin en ufak jest ve mimiğini görebilmektir.
Kişiyi çalışma masasında kabul etmek büyük etki yaratır. Yönetici
olarak seni işimin bir parçası kabul ediyorum ve işimi ciddiye alıyorum
demektir.
Not alarak dinlemenin, not almadan dinlemeden çok özel bir
fark vardır: İkili görüşmelerde, sözel iletişimde konuşan ve dinleyen
agresiftir. Yeterince anlaşılmama kuşkusu içindedir. Bunun nedeni sözün
uçucu olmasıdır. Yazıldığı anda söz, belge ve kanıt olur. Böylece
karşıdaki kişi rahatlar.
Aktif dinleme olarak tanımladığımız bu
yöntem sayesinde geri bildirim alma sürecinde karar almak için daha çok
bilgi sağlar. Karar almak için daha iyi bilgi verir, bilgi ve
talimatları denetler. Geri bildirim çözüm üretmeye yarar, çalışmaları
motive eder. En iyi geri bilgilendirme iki yönlü olandır. Böylece
takımınız size, siz takımınıza güven duyarsınız. Geri bilgi alınca bir
şey yapın. Konu hakkında olumlu veya olumsuz ne yaptığınızı söyleyin.
Sonuç
olarak; etkili iletişimin temel kuralı anlaşılmayı beklemeden önce
anlamaya çalışmaktır. Değişmek, değişime hazır olmak etkili iletişim
kurma yönünde atılacak en önemli adımdır. Bunun için açık ve olumlu
ilişkileriniz olup olmadığını kontrol edin. Sorunlara ve kişilere
olumlu yaklaşın, karşılaşılabilecek sorunları tahmin edin.
Güvendiklerinizden yardım alın ve acele etmeyin. Ve en önemlisi yine ve
yeniden kendinizi yenileyin. Geleceğin başarılı kişileri kendini
yenileyip değiştirebilenler olacaktır. Kendinizi etkili iletişim kuran
bir kişi olarak değiştirmek daha doğrusu geliştirmek için yapmanız
gereken önceki deneyimlerinizi gözden geçirmek, var olan becerilerinizi
değerlendirmek olacaktır. Güçlü yönlerinize eğilmek, güçsüz yanlarınızı
geliştirerek daha etkili iletişim kurabilirsiniz.
Bilgi:
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Semra
Çevik’in 24 Mayıs 2008 tarihinde verdiği “etkili iletişim teknikleri”
konulu seminer.