"2012' den 2013'e Türkiye Siyaseti"
Başesgioğlu ve Ayata, Yüz Yüze Söyleşileri’nde

Murat Başesgioğlu: “Türkiye artık seçim ortamına girdi. Önümüzde, üç
seçim var. İlki yerel seçimler. Terör örgütünü meşrulaştıran, terör
örgütünü siyasal muhatap kabul eden politikadan memnun değilseniz, bu
ilk seçimden başlayarak siyasal iktidara ciddi bir uyarıda bulunmak
gerekir.”
Sencer Ayata: “Türkiye’de siyasal iktidarın her şeyden
önce bir zihniyet sorunu var. Bilimle, kültürle, sanatla, üniversiteyle
ve bilgiyle barışık değil bu zihniyet; bunları anlama güçlüğü var. Bir
“ekonomi mucizesi”nden söz edilip duruluyor, gerçekte ise bu zihniyetle
varılacak bir yer yoktur.”
Uludağ Üniversitesi, Nilüfer
Belediyesi ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin kurumsal işbirliği ve
paydaşlığı ile gerçekleştirilen Yüz Yüze Söyleşileri’nin 2013 programı,
Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi Murat Başesgioğlu
ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer
Ayata’nın katıldığı söyleşi ile başladı.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nuri Kolaylı’nın moderatörlüğünde, Basın Kültür Sarayı Uğur
Mumcu Sahnesi’nde gerçekleşen söyleşide Başesgioğlu, ağırlıklı olarak
hükümetin terör konusundaki politikalarını, Ayata ise yönetim anlayışını
eleştirdi.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı,
konukları takdim ettiği giriş konuşmasında, söyleşileri düzenleyen
paydaş kurumlara ve katkıda bulunanlara teşekkür ederken, Bursalılara da
yeterli ilgiyi göstermedikleri için sitemlerini iletti. Kolaylı, “İki
büyük siyasal partimizin en yetkili isimlerinin katıldığı bu söyleşide,
salonda hiçbir boş koltuğun kalmaması gerekirdi. Bu ilgisizliği
anlayamıyorum ve bunu konuklarımızın huzurunda söylemek gereğini
duyuyorum” dedi.
ANAYASA ÇİĞNENİYOR
Deneyimli siyasetçi,
Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi Murat Başesgioğlu, “Bu toplantıda
Türkiye’nin yapısal sorunlarını değerlendirmek ve deneyimlerimi
paylaşmak isterdim. Ne var ki siyasetin sıcak gündemi buna izin
vermiyor” diyerek başladığı konuşmasında, ağırlıklı olarak hükümetin PKK
terörü ve örgütü karşısındaki tutumu ile dış politikasını eleştirdi.
Murat Başesgioğlu şöyle konuştu:
“Hükümet
bir görüşme başlattı. Aslında bir süredir devam eden bir süreç. Önceki
adı “Oslo Görüşmeleri” idi, şimdiki adı “İmralı Görüşmeleri”… Görüşülen,
bir terör örgütünün ağırlaştırılmış müebbet hapse hüküm giymiş elebaşı;
görüşenler ise kamu görevlileri, devletin istihbarat örgütü
yetkilileri… Başbakan, hükümet veya devlet görüşmüyor diyor, öyle kabul
edelim. Ama hükümet veya devlet görüşmese de, devletin kurumlarının bu
görüşmeleri yapmasının hukuksal bir dayanağı var mı? Hayır, yok!
Anayasanın 4.,5. ve 10. maddeleri böylesi bir görüşmenin yürütülmesine
kesinlikle izin vermiyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde de buna cevaz
verecek kanunlar yoktur. Bizim mer’i hukukumuzda da, hükümete bu
görüşmeleri yapabilmesi olanağını veren hiçbir kanun hükmü
bulunmamaktadır. Ne Başbakanlık yasası, ne MİT yasası, ne de Milli
Güvenlik yasası verir bu yetkiyi. Eğer varsa, bilmediğimiz, örneğin bir
Milli Güvenlik Kurulu kararı, çıkıp açıklasınlar! Ama, böyle bir
açıklamaları da yok…
Türkiye artık seçim ortamına girdi. Önümüzde,
biliyorsunuz üç seçim var. İlki yerel seçimler. Terör örgütünü
meşrulaştıran, terör örgütünü siyasal muhatap kabul eden politikadan
memnun değilseniz, bunu ortaya koymanın tüm fırsatları önümüzdedir. Bu
ilk seçimden başlayarak siyasal iktidara ciddi bir uyarıda bulunmak
durumundayız. Türkiye’de demokrasiyi savunanlar, Türkiye’nin bölünmesine
karşı çıkanlar sandıkta bu uyarıyı yapamazlarsa siyasal iktidarın
uygulamaları sonucunda Türkiye’nin girdiği hatalı politikalardan çıkması
zor. Kaybedilen her günün, her senenin ileride ağır bedeli olacak. Bunu
unutmamak lazım.
Çıkış yolu şudur: Hükümet parlamentoya gelir, başta
ana muhalefet partisi olmak üzere her şeyi açıkça anlatır. Girdiği bir
takım dış angajmanlar varsa, bunları ifade eder ve uygulamalarına
parlamenter bir zemin yaratmaya çalışır. Bunu yapması durumunda, terör
konusunda sağlıklı bir tutuma ulaşacağı gibi her bakımdan açmaza giren
dış politikasından da ülkeyi kurtarabilir. Bunun için seçimler çok
önemli. İktidarın yanlışından dönmesi için seçimlerde ciddi şekilde ikaz
edilmesi gerekiyor.”
BU ZİHNİYETLE BİR YERE VARILAMAZ
Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer Ayata, hükümetin
“ekonomik mucizesini“ değerlendirerek başladığı konuşmasını, “Bilgi
toplumunu anlayamamış bir zihniyetle ekonomi mucizeleri de yaratılamaz,
gelişmiş bir ülke de olunamaz” dedi.
Ayata, şöyle konuştu:
“Hükümetin
ekonomik bir mucize yarattığı yazılıp çiziliyor. Pekiyi ne olmuş? Son
on yılın ortalamasına baktığınız zaman Türkiye, ortalama yüzde 5
oranında büyüme göstermiş, daha fazla değil. Bunun mucize bir tarafı
yok, çünkü Türkiye İkinci Dünya savaşı yallarında da ortalama yüzde 5
oranında büyümüştü. Çok partili döneme geçildikten sonra da yine yüzde 5
oranında büyümeyi sürdürmüştü. Demek ki, dünyanın savaş halinde olduğu,
çevresini ateşin sardığı bir zamanda bile Türkiye yüzde 5
büyüyebilmişse, bugünkü yüzde 5’in mucize olduğundan bahsetmenin anlamı
olamaz.
Türkiye’nin durumunu dünyanın içinden de görmek gerekiyor,
doğru yargılara varabilmek için. Niceliklerde değil, nitelikte Türkiye
ne yapıyor? Hangi nitelikleri geliştiriyor, öne çıkarıyor veya öne
çıkarmaya çalışıyor?
Bilgi Toplumu deniyor günümüz toplumları için.
Bilgi toplumunun çok önemli olduğu söyleniyor. Neden; çünkü bilgi
niteliktir. İnsanlığın uzun bir tarihi var. Gelişmelerdeki sıçramaları
veya nitel değişimleri anlamak için tümünü özetlemek gerekmiyor. Yakın
zamana kadar nüfusun çoğunluğu kırlık alanlarda yaşıyordu. Zenginliğin
ve refahın kaynağı bildiğimiz tarlaydı, topraktı. Sanayi devrimi
dediğimiz olay bunu sona erdirdi ve makinayı, fabrikayı zenginliğin
kaynağı haline getirdi. Önceki yüzyılda bu adımı atan ülkeler her
bakımdan ileri gitti. Zenginlik ve refah anlamında diğer ülkelerle
aralarına büyük mesafeler girdi. Son 30-40 yıldır başka bir süreci,
başka bir değişimi yaşıyoruz. Bilgi toplumu deniyor buna. Bu toplumda
zenginliğin kaynağı bilgi. Ne kadar kaliteli, derinlikli, nitelikli
bilgi, o kadar zenginlik! Buna da Bilgi Ekonomisi deniliyor…
Türkiye,
Bilgi Toplumu’nun, bilgi ekonomisinin neresinde? Bu sorunun yanıtı,
ekonomide mucizeler yaratmakla yakından ilgili. Mesela, “ihracat
yaparken katma değeri yüksek ürünler ihraç edelim” diyoruz. Ne demektir
bu? Adam basit bir şeyi üretiyor, minicik bir alet, ama hayatı
kolaylaştıran, yaygın kullanım alanı olan ve kısa zamanda hayatın
vazgeçilmezleri arasına giren bir ürün. Minnacık bir alet, ama sizin
dizi dizi kamyonlarla sınıra gönderdiğiniz karpuzunuzun, veya kamyon
kamyon başka meyve ve sebzenizin eşdeğeri…
Bunun önemini çok iyi
anlamak gerekiyor. Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’yi bilgi ekonomisine,
bilgi toplumuna taşımaya ne kadar hazır? Zihinsel olarak buna hazırlar
mı?
Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’e sık sık soruyorum: “Hızlı tren
ne zaman geliyor” diye… Japon yapmış hızlı treni. Saatte 400, 450
kilometre hızla gidiyor. Buna karşılık eski trenlerden daha konforlu,
eski trenlerden daha güvenlikli! Buna yenileşme veya inovasyon
deniliyor. Birbirin tamamlayan bir dizi yeniliğin, biri dizi inovasyonun
bir araya gelmesi bu mucizeyi yaratıyor. Bilgi toplumu, bilgi ekonomisi
açık fikirliliği, gelişmeleri bilimle anlamayı ve kavramayı
gerektiriyor.
Bunu yapabilmek, bunu başarabilmek bir zihniyet
meselesidir ve Türkiye bu konularda, Birleşmiş Milletler’in ölçümlerine
göre, bırakalım ABD’yi, Avrupa’yı, Japonya’yı, Çin ve Hindistan’ı
İndonezya’nın da gerisindedir.
Türkiye’de siyasal iktidarın her
şeyden önce bir zihniyet sorunu var. Bilimle, kültürle, sanatla,
üniversiteyle ve bilgiyle barışık değil bu iktidar…
Başbakan,
Ortadoğu Teknik Üniversitesi için, Hocalar burada terörist mi
yetiştiriyor, dedi. Bilim yuvası olmaktan çıktı, terör yuvası oldu bu
üniversite, diyor. Üniversiteyi hiç anlayamamışsanız böyle konuşursunuz.
Türkiye’nin her bakımdan en seçkin üniversitesini, en fazla patent
alan, en fazla bilimsel yayın yapan, en fazla proje üreten ve dünyanın
ilk 200 üniversitesi içine girebilmiş tek üniversiteyi karşıt gören,
karşıtlarının kalesi gören bir zihniyetle nasıl bilgi ekonomisi
kurulabilir, nasıl bilgi toplumu olunabilir!..
Başesgioğlu ve Ayata
söyleşinin ilk bölümünün tamamlanmasının ardından, dinleyicilerin
sorularını yanıtladılar. Söyleşi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı’nın
Başesgioğlu ve Ayata’ya söyleşi anısına bir plaket sunması ile sona
erdi.
Yüz Yüze Söyleşileri’nin 2013 programına göre 12 Şubat Salı
günü gerçekleşecek “Yeni Anayasa Çalışmaları” başlıklı söyleşiye
Hüsamettin Cindoruk, Yasin Aktay ve Hikmet Sami Türk katılacaklar.
Söyleşiler
Derviş Eroğlu, Şafak Pavey, Zeynep Gülmez, Amberin Zaman, Şebnem
Zorlu, Muhammet Uzuner, Renan Bilek, Ceyda Düvenci, Özge Özder,
Bennu Yıldırımlar, Özcan Yeniçeri, Bilhun Tamaylıgil, Masum Turker ve
Altan Erkekli ile devam edecek.
Özgeçmiş bilgileri:
Prof. Dr. Sencer Ayata
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul’da
13 Temmuz 1949'da doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler
Bölümünü bitirdi. Doktorasını University of Kent at Canterbury'de
Sosyoloji ve Sosyal Antropoloji alanında tamamladı. 1981 yılından
itibaren ODTÜ Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı.
1997-2003 yılları arasında ODTÜ Sosyoloji Bölüm Başkanlığı, 2003-2010
yılları arasında ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevlerini
yürüttü. ODTÜ Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu Üyesi oldu. Harvard,
Oxford, Manchester Üniversiteleri ile Wissenschaftszentrum Berlin für
Sozialforschung'da misafir öğretim üyesi olarak bulundu. Türkiye Sosyal
Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı ve Sosyal Demokrasi Derneği Üyesidir.
Yayınlanmış çok sayıda makalesi ve 3 kitabı bulunmaktadır.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer Ayata, evli ve 1 çocuk babasıdır.
Murat Başesgioğlu
Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi
Kastamonu’da,
1 Mart 1955'te doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
Kastamonu Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalıştı. Kamu yararına
çalışan çok sayıda dernek ve vakıfta kuruculuk ve yöneticilik görevi
üstlendi. Kastamonu Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanıdır.
18, 19,
20 ve 21. Dönemde Kastamonu, 22 ve 23. Dönemde İstanbul Milletvekili
seçildi. 55. Hükümette İçişleri Bakanı, 58 ve 59. Hükümetlerde Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 60. Hükümette Devlet Bakanı olarak görev
yaptı.
Orta düzeyde Fransızca bilen Başesgioğlu, evli ve 2 çocuk babasıdır.